Research Article
Ayhanim Tumturk, Selma Tosun, Ilknur Esen Yıldız, Handan Alay, Duru Mıstanoglu Ozatay, Duygu Mert, Kenan Ugurlu, Ibrahim Mungan, Mustafa Dogan, Busra Ergut Sezer, Merve Sefa Sayar, Secil Deniz, Zehra Karacaer, Mustafa Uguz, Fernaz Yıldız, Gul Durmus, Fatma Unlu, Yesim Uygun Kızmaz, Sirin Menekse, Nefise Oztoprak, Cağla Karakoc, Nuran Sarı, Melike Betul Ogutmen, Cumhur Artuk, Emre Guven, Yasemin Balkan, Abdulkadir Daldal, Ozlem Mete, Meltem Tasbakan, Tansu Yamazhan, Deniz Akyol, Pınar Ergen, Ozlem Senaydın, Selda Sayın, Rıza Aytac Cetinkaya, Ercan Yenilmez, Nurgul Ceran, Serpil Erol, Sinan Ozturk, Ayten Kadanalı, Arzu Altıncekic, Osman Ekinci, Ozgur Daglı, Hulya Ozkan Ozdemir, Ayse Batırel, Ergenekon Karagoz, Ugur Kostakoglu, Fazılet Duygu
Ortadogu Tıp Derg, Volume 12, Issue 1, pp. 113-119
ABSTRACT
Aim: The aim of this study is to evaluate the attitudes of healthcare workers against seasonal influenza vaccine and the reasons for vaccine avoidance.
Materials and Methods: This national survey was conducted from April 1st to June 30th in 2017. The study was carried out among health care workers working in primary, secondary and tertiary care settings. A total of 12 questions were sent to 5046 health care professionals from 55 different cities who agreed to participate in the survey.
Results: 7% of the participants stated that they get vaccinated regularly every year. 65.8% of the participants stated that they don’t get vaccinated at all. The most important reason for those who did not receive influenza vaccination was their disbelief in the necessity of the vaccination (51.9%). The most common reason for the seasonal influenza vaccination was the prevention of influenza infection (56.7%).
Conclusion: The results of the study showed that HCWs influenza vaccination rates are very low. Doctors have been found to have slightly better rates than other HCWs. The high level of education and the increase in professional experience had a positive effect on the vaccination rate. It is important to know the HCWs attitudes and behaviors towards the vaccination to increase the rates.
Keywords: seasonal influenza vaccination, healthcare workers, attitudes
ÖZ
Amaç: İnfluenza tüm dünyada önemli ölçüde morbidite, mortalite ve maliyet yükünden sorumludur. Sağlık çalışanları (HCP) mesleksel bulaş açısından risk altındadırlar. Bu çalışmada sağlık çalışanlarının mevsimsel influenza aşısına karşı tutumlarının ve aşıdan kaçınma nedenlerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem: Bu çok merkezli ulusal anket çalışması 1 Nisan-30 Haziran 2017 tarihleri arasında gerçekleştirildi. Ankete katılmayı kabul eden 55 şehirden toplam 5046 HCP uzaktan katılım yoluyla cevaplamaları için toplam 12 sorudan oluşan bir anket gönderildi.
Bulgular: Çalışmaya katılanların %7’si her yıl düzenli olarak aşı yaptırdığını belirtti. Hiç yaptırmıyorum diyenlerin oranı %65,8 idi. İnfluenza aşışını yaptırmayanların en önemli nedeni grip aşısının gerekliliğine inanmama idi (%51,9). Mevsimsel grip aşısı yaptıranların en önemli gerekçesi grip infeksiyonundan korunma (%56,7) idi.
Sonuç: Sonuçlarımız, tüm HCP influenza aşılama oranlarının çok düşük olduğunu göstermiştir. Doktorların diğer HCP’lerden biraz daha iyi oranlara sahip olduğunu görülmüştür. Eğitim düzeyinin yüksek olması ve mesleki tecrübenin artması aşılama oranını olumlu yönde etkilemiştir. Sağlık çalışanlarının aşılanma oranlarının artırılabilmesi için öncelikle aşı konusundaki tutum ve davranışlarının bilinmesi gerekir.
Keywords: mevsimsel inluenza aşısı, sağlık çalışanları, tutumlar
Research Article
Tarık Eren Yılmaz, Şükran Ceyhan, Tuğba Yılmaz, İsmail Kasım
Ortadogu Tıp Derg, Volume 11, Issue 3, pp. 244-251
ABSTRACT
Aim: In our study caregivers of geriatric home health care patients who registered in The Home Health Services Unit of Ankara Numune Training and Research Hospital, University of Health Sciences with chronic disease states investigated for managing their chronic diseases and caregiver profile.
Material and Method: This is a cross-sectional, descriptive, observational study. Caregivers of geriatric patients (65 yrs. and older) who registered in the Home Health Services Unit of Health Sciences University Ankara Numune Training and Research Hospital and volunteered to participate were included. Our sample is the whole of our study universe. Suitable information about patients and caregivers obtained from patient files. In addition, a structured questionnaire, which search the status of caregivers, was prepared by the researchers in the academic councils of Department of Family Medicine. Information about caregivers was obtained from interviews in routine home health services using this questionnaire.
Results: 350 caregivers determined and 213 of them agreed to participate in the study. The mean age of these patients was 58.2 ± 12.4 years (min 24, max 95 yrs.). 81% of the caregivers were family relatives, 13% were paid careers with foreign nationality and 6% were paid caregiver from Turkish nationality. 41% of them were university graduates, 23% were high school graduates, 31% were primary school graduates and 5% were not literate. Almost all caregivers were women. 51% of caregivers had at least one chronic disease (n = 109). The maximum number of chronic diseases was 5. Sixty-six had hypertension, 28 had diabetes mellitus, 21 had thyroid disease, 12 had coronary artery disease and 8 had cancer. 95% of patients with chronic disease were taking regular treatment; 77% said that they had regular medical checks, 36% of those who did not have medical checks regularly. Sixty percent of them said that they could not attend their controls because of caregiving. The average number of chronic diseases in patients who received care was 3.1 ± 1.3. When we looked at dependency of patients; 39% were fully dependent, 49% were half dependent and 12% were independent. All of the caregivers who were unable to take regular treatment cared fully dependent patients. 92% of caregivers who couldn’t attain controls had fully or partially dependent patients.
Conclusion: In our study, most of the caregivers are family member and half of them had at least one chronic disease. Over time, the caregivers who started this service could disrupt the control of their own diseases as the burden of care was worsened. However, even if they did not control their own medication, they did not interfere with the medication of the person they care for. When planning home health services, these individuals should not be forgotten and their health status should be considered.
Keywords: caregivers, home care services, family medicine, geriatrics
ÖZ
Amaç: Çalışmamızda Sağlık Bilimleri Üniversitesi Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Evde Sağlık Hizmetleri Birimi’ne kayıtlı geriatrik hasta grubuna bakım veren (BV) kişilerin kronik hastalık durumlarının, eğer bir hastalığı varsa kendi kronik hastalıklarını yönetebilme durumlarının ve BV profilinin ortaya konulması amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem: Araştırmamız kesitsel, tanımlayıcı, gözlemsel tipte bir araştırmadır. Çalışmamıza Evde Sağlık Hizmetleri Birimi’ne kayıtlı 65 yaş ve üstü halen aktif hizmet alan tüm hastaların, çalışmaya katılmaya gönüllü olan bakım verenleri dahil edilmiştir. Örneklemimiz çalışma evrenimizin tamamıdır. Evde Sağlık Hizmetleri Birimi’ne kayıtlı bakım verilen geriatrik hasta grubunun sosyodemografik, kronik hastalık ve klinik durumları ile ilgili bilgileri Aile Hekimliği Kliniği tarafından oluşturulmuş olan hasta dosyası arşivinden alınmıştır. Ayrıca BV’lerin durumunu sorgulayan çalışmaya özgü yapılandırılmış bir anket formu araştırmacılar tarafından Aile Hekimliği Kliniğinde yapılan akademik konseylerde tartışılarak hazırlanmıştır. BV kişiler hakkındaki bilgiler bu anket formu kullanılarak rutin evde sağlık hizmetleri kapsamındaki görüşmelerden elde edilmiştir.
Bulgular: Evde sağlık hizmetleri birimine kayıtlı 65 yaş ve üstü hasta sayısı 350 olarak belirlenmiş olup çalışmaya katılmayı kabul eden 213 BV çalışmaya dahil edildi. Bunların yaş ortalaması 58,2±12,4’tür. En küçük BV’nin yaşı 24 iken en büyük 95’ti. BV’lerin %81’i aileden bir akraba, %13’ü yabancı uyruklu ücretli bakıcı ve %6’sı da T.C. vatandaşı olan ücretli bakıcıydı. Eğitim durumları ise %41’i üniversite, %23’ü lise, %31’i ilkokul mezunuydu ve %5’inin okuma yazması yoktu. BV’lerin tamamına yakını kadındı.
BV’nin %51’inde en az bir kronik hastalık vardı (n=109). En fazla kronik hastalık sayısı 5’ti. Bunların 66’sında hipertansiyon, 28’inde diabetes mellitus, 21’inde guatr, 12’sinde koroner arter hastalığı, 8’inde kanser vardı. Kronik hastalığı olanların %95’i tedavisini düzenli alıyordu. BV’lerin kronik hastalığı olanların %77’si tıbbi kontrollerine düzenli gittiğini belirtti. Düzenli gitmeyenlerin %36’sı kendi ihmali olduğunu, %60’ı ise hasta bakımı ile ilgilendiği için kontrollerine düzenli gidemediğini belirtti. Baktıkları hastaların sahip olduğu kronik hastalık sayısı ortalaması ise 3,1±1,3’tü. Bakım verilen hastaların %39’u tam bağımlı, %49’u yarı bağımlı, %12’sinin ise bağımsız olduğu saptandı. Tedavisini düzenli alamayan BV’lerin hepsinin baktığı hastası tam bağımlıydı. Kontrollerine düzenli gitmeyenlerin %92’sinin hastasının yatağa tam veya yarı bağımlı olduğu görüldü.
Sonuç: Çalışmamızda BV’lerin çoğu aileden biriydi ve BV’lerin yarısında en az bir kronik hastalık mevcuttu. Bu hizmete başlayan BV’lerin zamanla bakım hizmeti yükü ağırlaştıkça kendi kontrollerini aksatabilmekteydi. Ancak kendi kontrol ve ilaçlarını aksatsalar bile bakım verdikleri kişinin ilaçlarını aksatmamaktaydılar. Evde sağlık hizmetleri planlanırken bu kişiler de unutulmamalı ve sağlık durumları önemsenmelidir.
Keywords: bakım veren, evde sağlık hizmetleri, aile hekimliği, geriatri
Research Article
Hatice Köse, Fatih Temoçin
Ortadogu Tıp Derg, Volume 11, Issue 2, pp. 155-160
ABSTRACT
Aim: The most common occupational risks that health workers are exposed to infectious diseases. It is aimed to determine the seroprevalence of Hepatitis A, Hepatitis B and Hepatitis C from the healthcare personnel working at Yozgat City Hospital, which constitutes a high occupational risk for healthcare workers. Differences between age groups, gender, occupation, and working services were evaluated against these diseases.
Material and Method: The results of the health screening of the employees of our hospital were examined retrospectively. 628 health workers’ data have been reached through the hospital information system and the results were recorded for the age, gender, occupation, working unit, and anti HAV IgG, HBsAg, anti HBs, anti HCV.
Results: 628 health workers were included in the study, 378 (60.1%) participants were female and 250 of them (39.9%) were male. The average age of the participants is 35.8 ± 9.6. Anti HAV IgG positivity rates were determined to be 79.3% and 80.7% in females and 77.2% in males. Anti HAV IgG positivity in the group was evaluated as assistant health personnel and administrative staff was found statistically significantly higher than the doctors and nurses (p: 0.00). HBs Ag positivity was determined 1.3%, and anti HBs positivity was determined to 86%. Anti HBs positivity was found to increase with age (p: 0.00), in the physician and nurse group, immunizations were higher than assisted health personnel and administrative staff (p<0.05). Anti HCV positivity was detected in 0.5%.
Conclusion: The screening examinations of the staff at the hospital should be performed regularly and hepatitis A, which is usually neglected, should be included. It is required to the completion of hepatitis A and B vaccinations according to the screening results of all personnel, including healthcare personnel who do not contact with the patient, and for hepatitis C, universal precautions should be followed.
Keywords: hepatitis A, hepatitis B, hepatitis C, healthcare worker
ÖZ
Amaç: Sağlık çalışanlarının en sık maruz kaldığı mesleki risklerin başında, enfeksiyon hastalıkları gelmektedir. Yozgat Şehir Hastanesi’nde çalışan sağlık personelinde, sağlık çalışanları için yüksek mesleki risk oluşturan hepatit A, hepatit B ve hepatit C seroprevalansının belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu hastalıklara karşı, yaş grupları, cinsiyet, meslek ve çalışılan birimler arasındaki farklılıklar irdelenmiştir.
Gereç ve Yöntem: Hastanemiz personeline yapılan sağlık taraması sonuçları retrospektif olarak incelenmiştir. 628 sağlık çalışanının verilerine, hastane bilgi sistemi üzerinden ulaşılmış ve personellerin, yaşı, cinsiyeti, mesleği, çalıştığı birim ve anti HAV IgG, HBsAg, anti HBs, anti HCV sonuçları kaydedilmiştir.
Bulgular: Çalışmaya 378 (%60,1)’i kadın, 250 (%39,9)’u erkek olmak üzere 628 sağlık çalışanı dahil edilmiştir. Katılımcıların yaş ortalaması 35,8±9,6’dır. Anti HAV IgG pozitiflik oranları %79,3 saptanmış olup kadınlarda %80,7; erkeklerde %77,2 olduğu görülmüştür. Yardımcı sağlık personeli ve idari personel olarak değerlendirdiğimiz grupta anti HAV IgG pozitifliği, doktor ve hemşirelere göre istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulunmuştur (p:0,00). HBsAg pozitifliği %1,3; anti HBs pozitifliği %86 saptanmıştır. Anti HBs pozitifliğinin yaş ile birlikte arttığı (p:0,00), doktor ve hemşire grubunda bağışıklığın, yardımcı sağlık personeli ve idari personele göre daha yüksek olduğu görülmüştür (p<0,05). Anti HCV pozitifliği %0,5 saptanmıştır.
Sonuçlar: Hastanede çalışan personelin tarama muayenelerinin düzenli olarak yapılması ve genellikle ihmal edilen Hepatit A’ya yer verilmesi gerekmektedir. Hasta ile temas etmeyen sağlık çalışanları da dahil olmak üzere tüm personelin tarama sonuçlarına göre hepatit A ve B aşılarının tamamlanması, hepatit C için evrensel önlemlere uyulması gereklidir.
Keywords: hepatit A, hepatit B, hepatit C, sağlık çalışanı
Research Article
Funda İncekara, Ebru Sayılır Güven, Şevki Mustafa Demiröz, Merve Şengül İnan, Koray Aydoğdu, Funda Demirağ, Selim Şakir Erkmen Gülhan, Sadi Kaya, Göktürk Fındık
Ortadogu Tıp Derg, Volume 11, Issue 2, pp. 125-130
ABSTRACT
Objectives: Pulmonary giant cell carcinoma (PGCC) is a histological type of nonsmall cell lung cancer and classified as one of the five subtypes of sarcomatoid carcinoma of the lung. Pure PGCC is very rare.
Material and Method: We represent our experience in the management of 7 patients (6 males and 1 female, with a range of 44-63 yr) with PGCC. The most representing symptoms were cough and hemoptysis. Upper lobectomy (n=7) and additionally mediastinal lymphadenectomy were performed in all patients.
Results: Definitive histological examination confirmed the diagnosis of PGCC in all cases. Even though there was no perioperative mortality, postoperative complications developed in a case were hemorrhage in the early perioperative period and bronchus fistula after two months from the operation. The mean survival of the patients was estimated as 28.8 months (38 days - 116 months).
Conclusion: The main treatment for PGCC is the complete surgical resection. Complete surgical resection was found to be usefull as a treatment of choice of PGCC in the early stage and contributed to survival.
Keywords: chemotherapy, giant cell carcinoma, radiotherapy, surgery, World Health Organization
ÖZ
Amaç: Pulmoner dev hücreli karsinom (PDHK) küçük hücreli dışı akciğer kanserinin bir histolojik tipidir ve akciğer sarkomatoid karsinomunun beş subtipinden biri olarak sınıflandırılır. Pür PDHK çok nadirdir.
Gereç ve Yöntem: Kliniğimizde PDHK nedeni ile tedavi gören 7 hastayla ilgili tecrübelerimizi sunduk (6 erkek ve 1 kadın, yaş aralığı 46-63 yıl). En sık görülen semptomlar öksürük ve hemoptizi idi. Üst lobektomi (n=7) ve ek olarak mediastinal lenfadenektomi bütün hastalara uygulandı.
Bulgular: Kesin histolojik inceleme ile tüm hastalarda PDHK tanısı doğrulandı. Herhangi bir perioperatif mortalite görülmemesine rağmen bir olguda ameliyat sonrası komplikasyon gelişti; erken perioperatif dönemde hemoraji ve operasyondan iki ay sonra bronşiyal fistül gelişti. Hastaların ortalama sağkalımı 28,8 ay (38 gün-116 ay) olarak bulundu.
Sonuç: PDHK için asıl tedavi komplet cerrahi rezeksiyondur. Komplet cerrahi rezeksiyonun erken evre PDHK için yararlı bir tedavi tercihi olduğu ve sağkalıma katkı sağladığı bulunmuştur.
Keywords: kemoterapi, dev hücreli karsinom, radyoterapi, cerrahi, Dünya Sağlık Örgütü
Technical Brief
Akif Altınbaş
Ortadogu Tıp Derg, Volume 10, Issue 2, pp. 216-219
ABSTRACT
It is not surprized to see how the storage of data increases in the era of knowledge. On the other hand, without examining this huge data truely and wisely, huge amount of financial and human source could be waisted indeed. Besides huge storages, in order to examine this data, evidence based methods are needed as well. In the recent years, great steps for the storage of data were taken in Turkey. These health information storages, built in Health Ministry and Social Security Department, are valuable not only to lead health policy, but also for health research. All the preparations are ready for the new post-industrial era, which also known as era of knowledge, and together with academic world of our country, the studies are going on fast as they are in developed countries.
Keywords: Health, big data
ÖZ
Bilgi toplumunda beklendiği üzere veri depolanması hızlı bir şekilde artmakta ve bu devasa veri birikimini en etkin bir şekilde kullanarak eldeki mevcut sınırlı finansal ve insan gücü kaynaklarını verimli değerlendirmenin yolları aranmaktadır. Bunu yaparken bize lazım olan, analiz için etkinliği ispatlanmış bilimsel metotların varlığı ve tabii ki değerlendirmeye tabii tutulacak büyük veri depolarının varlığıdır. Ülkemiz veri depolanması konusunda son yıllarda çok önemli mesafe almıştır. Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu bünyesinde kurulan sağlık verileri, hem sağlık politikalarına yön verme konusunda hem de ülkemizin bilimsel gelişimine katkı sunacak şekilde oldukça önemli bir hazinedir. Başlamış olan bu yeni sanayi ötesi devrimine hazırlıklarımız tamamlanmış olup akademik dünya ile iç içe, diğer gelişmiş ülkeler ile rekabet edebilecek düzeyde çalışmalarımız hızla devem etmektedir.
Keywords: Sağlık, büyük veri