Research Article
Zafer Cakir, Hasan Basri Savas
Ortadogu Tıp Derg, Volume 12, Issue 2, pp. 206-210
ABSTRACT
The novel coronavirus which is known as SARS-CoV-2 or COVID-19 emerged in China with the first clinical case in December 2019, and afterwards, it has turned into a global problem very fast. Iran is a crowder Middle Eastern country with a population of 82531700. Until 31.03.2020, the number of cases in Iran reached 44605, and 2898 patients lost their lives. This study aimed to simulate the progression of the COVID-19 pandemic in Iran with modified mathematical modelling established based on the information that the time-dependent change (spreading rate) in the number P of the individuals who has caught a contagious disease is proportional to the multiplication of the numbers of those who have caught the disease and those who have not. If the precautions are increased a little bit, as its reflection on the progression of the disease would be “exponential”, it seems possible for the number of cases to decrease down to around 120 thousand and for the deaths to be around 8 thousand or even lower. According to our modified mathematical modelling results, in order to change the course of the pandemic in Iran, effective individual and public precautions should definitely be taken urgently. The most effective individual precautions may be listed as paying maximal attention to hygiene, having a natural and healthy diet, increasing mobility and exercise and paying attention to social isolation.
Keywords: COVID-19, mathematical modelling, pandemic, precautions, public health
ÖZ
SARS-CoV-2 veya COVID-19 olarak bilinen yeni koronavirüs, Çin’de Aralık 2019’daki ilk klinik vaka ile ortaya çıktı ve daha sonra çok hızlı bir şekilde küresel bir soruna dönüştü. İran, nüfusu 82531700 olan bir kalabalık Ortadoğu ülkesidir. 31.03.2020 tarihine kadar İran’daki vaka sayısı 44605’e ulaştı ve 2898 hasta hayatını kaybetti. Bu çalışmada, genel anlamda bulaşıcı hastalığa yakalanmış bireylerin P sayısının zamana göre değişim (yayılma) hızı; hastalığa yakalanmış olanların sayısı ile yakalanmamış olanların sayısının çarpımı ile orantılı olması bilgisinden yola çıkarak oluşturulan yeni bir modifiye özgün matematiksel modelleme üzerinden COVID-19 pandemisinin İran’daki gidişatının simüle edilmesi amaçlandı. Önlemler biraz artarsa, hastalığın ilerlemesi üzerine yansıması “üstsel” olacağı için, vaka sayısının 120 bine düşmesi ve ölümlerin 8 bin civarında olması bile mümkün görünmektedir. Modifiye matematiksel modelleme sonuçlarımıza göre, İran’daki pandeminin seyrini değiştirmek için etkili bir şekilde bireysel ve kamusal önlemler mutlaka acilen alınmalıdır. En etkili bireysel önlemler hijyene azami önem vermek, doğal ve sağlıklı beslenmek, hareketliliği ve egzersizi arttırmak ve sosyal izolasyona dikkat etmek olarak sıralanabilir.
Keywords: COVID-19, matematiksel modelleme, pandemi, önlemler, halk sağlığı
Research Article
Ebru Gözüyeşil
Ortadogu Tıp Derg, Volume 12, Issue 2, pp. 186-193
ABSTRACT
Aim: This study was conducted to evaluate the genital hygiene behaviors of women living in a slum area.
Method: This descriptive research, which was conducted with women living in low socioeconomic level in Akıncılar and Suluca region of Adana. The population of the study was composed of approximately 420 women who living in Akıncılar and Suluca region. The sample was calculated by simple random sampling method and 146 women were included in the study. Data was collected using a Personal Information Form and Genital Hygiene Behaviors Inventory. The obtained data was analyzed using Mann-Whitney U, Kruskal-Wallis and Post-hoc test statistics.
Results: It was determined that the average age of the women was 31.25±10.42, 48.6% of them are illiterate, all of them married, not working and income perceptions are less than the income. It was determined that total median score of women from Genital Hygiene Behaviors Inventory are 46. It was found that the difference between Genital Hygiene Behaviors Inventory median scores of women according to educational status, educational status of spouses, perceptions of nutritional status, smoking status and frequency of changing daily pad were significant (p<0.05).
Conclusions: In this research, it was determined that Genital Hygiene Behaviors of women living in a slum area are insufficient.
Keywords: genital hygiene, women health, socioeconomic status
ÖZ
Amaç: Bu araştırma gecekondu bölgesinde yaşayan kadınların genital hijyen davranışlarının belirlenmesi amacıyla yapılmıştır.
Yöntem: Tanımlayıcı tipte bu araştırma, Adana’nın Akıncılar ve Suluca bölgesinde yaşayan sosyoekonomik düzeyi düşük kadınlar ile yürütülmüştür. Araştırmanın evrenini Akıncılar ve Suluca bölgesinde yaşayan yaklaşık 420 kadın oluşturmuştur. Örneklemi ise basit rastgele örneklem yöntemi ile hesaplanmış ve 146 kadın araştırmaya dâhil edilmiştir. Veriler; Kişisel Bilgi Formu ve Genital Hijyen Davranışları Envanteri kullanılarak toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde Mann Whitney U, Kruskal Wallis ve Post-hoc test istatistiği kullanılmıştır.
Bulgular: Kadınların yaş ortalamasının 31,25±10,42 olduğu, %48,6’sının okuryazar olmadığı, tamamının evli olduğu, çalışmadığı ve gelir durumu algılarının gelirlerinin giderlerinden az olduğu belirlenmiştir. Kadınların Genital Hijyen Davranışları Envanteri toplam puan ortanca değeri 46 olarak saptanmıştır. Kadınların eğitim durumları, eşlerinin eğitim durumları, beslenme durumu algıları, sigara içme durumları ve günlük ped değiştirme sıklığı değişkenlerine göre Genital Hijyen Davranışları Envanteri toplam ortanca değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmıştır (p<0,05).
Sonuç: Bu araştırmada gecekondu bölgesinde yaşayan kadınların genital hijyen davranışlarının yetersiz olduğu saptanmıştır.
Keywords: genital hijyen, kadın sağlığı, sosyoekonomik statü
Research Article
Ayhanim Tumturk, Selma Tosun, Ilknur Esen Yıldız, Handan Alay, Duru Mıstanoglu Ozatay, Duygu Mert, Kenan Ugurlu, Ibrahim Mungan, Mustafa Dogan, Busra Ergut Sezer, Merve Sefa Sayar, Secil Deniz, Zehra Karacaer, Mustafa Uguz, Fernaz Yıldız, Gul Durmus, Fatma Unlu, Yesim Uygun Kızmaz, Sirin Menekse, Nefise Oztoprak, Cağla Karakoc, Nuran Sarı, Melike Betul Ogutmen, Cumhur Artuk, Emre Guven, Yasemin Balkan, Abdulkadir Daldal, Ozlem Mete, Meltem Tasbakan, Tansu Yamazhan, Deniz Akyol, Pınar Ergen, Ozlem Senaydın, Selda Sayın, Rıza Aytac Cetinkaya, Ercan Yenilmez, Nurgul Ceran, Serpil Erol, Sinan Ozturk, Ayten Kadanalı, Arzu Altıncekic, Osman Ekinci, Ozgur Daglı, Hulya Ozkan Ozdemir, Ayse Batırel, Ergenekon Karagoz, Ugur Kostakoglu, Fazılet Duygu
Ortadogu Tıp Derg, Volume 12, Issue 1, pp. 113-119
ABSTRACT
Aim: The aim of this study is to evaluate the attitudes of healthcare workers against seasonal influenza vaccine and the reasons for vaccine avoidance.
Materials and Methods: This national survey was conducted from April 1st to June 30th in 2017. The study was carried out among health care workers working in primary, secondary and tertiary care settings. A total of 12 questions were sent to 5046 health care professionals from 55 different cities who agreed to participate in the survey.
Results: 7% of the participants stated that they get vaccinated regularly every year. 65.8% of the participants stated that they don’t get vaccinated at all. The most important reason for those who did not receive influenza vaccination was their disbelief in the necessity of the vaccination (51.9%). The most common reason for the seasonal influenza vaccination was the prevention of influenza infection (56.7%).
Conclusion: The results of the study showed that HCWs influenza vaccination rates are very low. Doctors have been found to have slightly better rates than other HCWs. The high level of education and the increase in professional experience had a positive effect on the vaccination rate. It is important to know the HCWs attitudes and behaviors towards the vaccination to increase the rates.
Keywords: seasonal influenza vaccination, healthcare workers, attitudes
ÖZ
Amaç: İnfluenza tüm dünyada önemli ölçüde morbidite, mortalite ve maliyet yükünden sorumludur. Sağlık çalışanları (HCP) mesleksel bulaş açısından risk altındadırlar. Bu çalışmada sağlık çalışanlarının mevsimsel influenza aşısına karşı tutumlarının ve aşıdan kaçınma nedenlerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem: Bu çok merkezli ulusal anket çalışması 1 Nisan-30 Haziran 2017 tarihleri arasında gerçekleştirildi. Ankete katılmayı kabul eden 55 şehirden toplam 5046 HCP uzaktan katılım yoluyla cevaplamaları için toplam 12 sorudan oluşan bir anket gönderildi.
Bulgular: Çalışmaya katılanların %7’si her yıl düzenli olarak aşı yaptırdığını belirtti. Hiç yaptırmıyorum diyenlerin oranı %65,8 idi. İnfluenza aşışını yaptırmayanların en önemli nedeni grip aşısının gerekliliğine inanmama idi (%51,9). Mevsimsel grip aşısı yaptıranların en önemli gerekçesi grip infeksiyonundan korunma (%56,7) idi.
Sonuç: Sonuçlarımız, tüm HCP influenza aşılama oranlarının çok düşük olduğunu göstermiştir. Doktorların diğer HCP’lerden biraz daha iyi oranlara sahip olduğunu görülmüştür. Eğitim düzeyinin yüksek olması ve mesleki tecrübenin artması aşılama oranını olumlu yönde etkilemiştir. Sağlık çalışanlarının aşılanma oranlarının artırılabilmesi için öncelikle aşı konusundaki tutum ve davranışlarının bilinmesi gerekir.
Keywords: mevsimsel inluenza aşısı, sağlık çalışanları, tutumlar
Research Article
Elif Fatma Özkan Pehlivanoğlu, Hatice Bilgin Sarı, Hüseyin Balcıoğlu, İlhami Ünlüoğlu
Ortadogu Tıp Derg, Volume 11, Issue 4, pp. 456-460
ABSTRACT
Aim: Human Papilloma Virus is the main cause of cervical cancer as well as cervical squamous intraepithelial lesions. It is important to understand the factors that may increase the likelihood of vaccination and other protective behaviors. The aim of this study is to investigate the knowledge, attitude and behavior of Human Papilloma Virus vaccine and cervical cancer in female patients who applied to our family medicine outpatient clinic in Eskişehir.
Material and Method: Our study was carried out with 295 female health care workers and patient participants who applied to our polyclinic. Participants were asked to complete the questionnaire form which was created by us. The awareness of the participants about cervical cancer and vaccination was determined with questions.
Results: There was no statistically significant difference between the educational status and cervical cancer screening. Pap smear test rates of those who had gynecological examination were found to be statistically significantly higher than those without gynecological examination. There was no statistically significant difference between the women who had previously known about the cervical cancer screening test and the ones who did not receive information about the Pap Smear test.
Conclusion: The fact that health workers have sufficient knowledge level and behaviors with their behaviors in cancer screening will be very effective in the success of cancer screening.
Keywords: cervical cancer, preventive medicine, vaccine, women's health
ÖZ
Amaç: Human Papilloma Virüs, servikal skuamöz intraepitelyal lezyonların yanı sıra rahim ağzı kanserinin ana nedenidir. Aşılanma ve diğer koruyucu davranışlarda bulunma olasılığını artırabilecek faktörleri daha derinlemesine anlamak önemlidir. Çalışmamızla birlikte amacımız Eskişehir ilinde aile hekimliği polikliniğimize başvuran kadın hastaların Human Papilloma Virüs aşısı ve rahim ağzı kanseri hakkında bilgi, tutum ve davranışlarını incelemektir.
Gereç ve Yöntem: Çalışmamız, polikliniğimize başvuran 295 kadın sağlık çalışanı ve hasta katılımcıda yapılmıştır. Katılımcılardan tarafımızca oluşturulan anket formunu doldurmaları istenmiştir. Katılımcıların serviks kanseri ve aşı hakkındaki farkındalıkları sorularla tespit edilmiştir.
Bulgular: Eğitim durumu ile rahim ağzı kanseri taraması arasında istatistiksel olarak anlamlılık saptanmamıştır. Jinekolojik muayene olanların Pap Smear testi yaptırma oranları, jinekolojik muayene yaptırmayanlara göre istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek olarak bulunmuştur. Rahim ağzı kanser tarama testi ile ilgili daha önceden bilgi sahibi olan kadın hastaların, Pap Smear testi ile ilgili bilgilendirme almayanlara göre testi yaptırma durumları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmamıştır.
Sonuç: Kanser taramalarında sağlık çalışanlarının yeterli bilgi düzeyine sahip olması ve davranışlarıyla örnek olmaları, kanser taramalarının başarıya ulaşmasında oldukça etkili olacaktır.
Keywords: aşı, kadın sağlığı, koruyucu hekimlik, serviks kanseri
Research Article
Emine Vildan Şahin, Didem Sunay, Nurgül Balcı, Murat Parbucu, Ayşe Mıdık Özpak, İsmail Arslan
Ortadogu Tıp Derg, Volume 11, Issue 3, pp. 259-262
ABSTRACT
Purpose: Smoking addiction is still a common health problem all over the world and in our country. Recently, the action plans related to cigarette addiction in the world and our country have created awareness smoking cessation clinics were opened. Society showed great interest to these outpatient clinics. The purpose of this study is to determine the socio-demographic characteristics of the patients referred to smoking cessation outpatient clinics.
Material and Method: This descriptive, cross sectional and prospective study was conducted between January 2012 and March 2012 at Ankara Education and Research hospital family medicine smoking cessation clinic. Survey questions including socio-demographic characteristics of participants were asked. Also Fagerström test was applied. The collected data was analyzed by SPSS 16.0 program.
Results: A total of 126 people were participated. 61.9% of the participants were female and 38.1% were male. The average age was 39.3. The average Fagerström scores were 7.51. The average amount of smoking period and amount is 13.46 packets / year. More than half of the patients had tried to quit smoking before. Also, only three of the patients were confident that they could quit smoking. Most of patients frequently started cigarette smoking because of attention, and most wanted reason for quit smoking was health concerns.
Conclusion: Most of patients frequently started cigarette smoking because of attention mostly wanted reason for quitting smoking is due to negative effects on health. Most of the patients who applied to smoking cessation clinics were female and had high degree of addiction. The policy to be developed by going out of this data in the fight with the cigarette will be effective.
Keywords: smoking cessation, public health, preventive medicine
ÖZ
Amaç: Sigara bağımlılığı tüm dünyada ve ülkemizde halen yaygın bir sağlık sorunudur. Son zamanlarda dünyada ve ülkemizde sigara bağımlılığı ile ilgili yürütülen eylem planları farkındalık yaratmış ve sigara bırakma poliklinikleri açılmıştır. Bu poliklinikler toplum tarafından büyük ilgi görmektedir. Bu çalışmanın amacı sigara bırakma polikliniklerine başvuran hastaların sosyodemografik özelliklerini belirlemektir. Hedef kitlenin özelliklerinin bilinmesi sigarayla mücadelede gerçekleştirilecek eylem planlarında işe yarayabilir.
Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı, kesitsel ve prospektif nitelikteki bu çalışma Ocak 2012-Mart 2012 tarihleri arasında Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Aile Hekimliği Sigara Bırakma Polikliniği’nde yapıldı. Katılımcılara sosyodemografik özellikleri içeren anket soruları soruldu. Ayrıca katılımcılara Fagerström nikotin bağımlılık testi uygulandı. Toplanan verilen SPSS 16.0 programıyla analiz edildi.
Bulgular: Toplam 126 kişi çalışmaya alındı. Katılımcıların %61,9’u kadın %38,1’i erkekti. Yaş ortalaması 39,3’dü. Fagerström puanları ortalama 7,51’di. Ortalama sigara kullanma miktar ve süresi 13,46 paket/yıldı. Hastaların yarısından fazlası daha önce sigara bırakmayı denemiş başarılı olamamışlardı. Ayrıca hastaların sadece üçte biri sigarayı bırakabileceği konusunda kendine güveniyordu. Hastalar en sık özenti nedeniyle sigara başlamışlar ve en çok da sağlık endişesi nedeniyle sigarayı bırakmak istiyorlardı.
Sonuç: Özenti nedeniyle başlanan ve yüksek derecede bağımlılık yapan sigara en çok sağlık üzerine olumsuz etkisi nedeniyle bırakılmak istenmektedir. Sigara bırakma polikliniklerine daha çok bağımlılık düzeyi yüksek kadın hastalar başvurmaktadır. Sigarayla mücadelede bu bilgiler ışığında bir politika izlenmesi yararlı olacaktır.
Keywords: sigarayı bırakma, halk sağlığı, koruyucu hekimlik
Research Article
Hatice Köse, Fatih Temoçin
Ortadogu Tıp Derg, Volume 11, Issue 2, pp. 155-160
ABSTRACT
Aim: The most common occupational risks that health workers are exposed to infectious diseases. It is aimed to determine the seroprevalence of Hepatitis A, Hepatitis B and Hepatitis C from the healthcare personnel working at Yozgat City Hospital, which constitutes a high occupational risk for healthcare workers. Differences between age groups, gender, occupation, and working services were evaluated against these diseases.
Material and Method: The results of the health screening of the employees of our hospital were examined retrospectively. 628 health workers’ data have been reached through the hospital information system and the results were recorded for the age, gender, occupation, working unit, and anti HAV IgG, HBsAg, anti HBs, anti HCV.
Results: 628 health workers were included in the study, 378 (60.1%) participants were female and 250 of them (39.9%) were male. The average age of the participants is 35.8 ± 9.6. Anti HAV IgG positivity rates were determined to be 79.3% and 80.7% in females and 77.2% in males. Anti HAV IgG positivity in the group was evaluated as assistant health personnel and administrative staff was found statistically significantly higher than the doctors and nurses (p: 0.00). HBs Ag positivity was determined 1.3%, and anti HBs positivity was determined to 86%. Anti HBs positivity was found to increase with age (p: 0.00), in the physician and nurse group, immunizations were higher than assisted health personnel and administrative staff (p<0.05). Anti HCV positivity was detected in 0.5%.
Conclusion: The screening examinations of the staff at the hospital should be performed regularly and hepatitis A, which is usually neglected, should be included. It is required to the completion of hepatitis A and B vaccinations according to the screening results of all personnel, including healthcare personnel who do not contact with the patient, and for hepatitis C, universal precautions should be followed.
Keywords: hepatitis A, hepatitis B, hepatitis C, healthcare worker
ÖZ
Amaç: Sağlık çalışanlarının en sık maruz kaldığı mesleki risklerin başında, enfeksiyon hastalıkları gelmektedir. Yozgat Şehir Hastanesi’nde çalışan sağlık personelinde, sağlık çalışanları için yüksek mesleki risk oluşturan hepatit A, hepatit B ve hepatit C seroprevalansının belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu hastalıklara karşı, yaş grupları, cinsiyet, meslek ve çalışılan birimler arasındaki farklılıklar irdelenmiştir.
Gereç ve Yöntem: Hastanemiz personeline yapılan sağlık taraması sonuçları retrospektif olarak incelenmiştir. 628 sağlık çalışanının verilerine, hastane bilgi sistemi üzerinden ulaşılmış ve personellerin, yaşı, cinsiyeti, mesleği, çalıştığı birim ve anti HAV IgG, HBsAg, anti HBs, anti HCV sonuçları kaydedilmiştir.
Bulgular: Çalışmaya 378 (%60,1)’i kadın, 250 (%39,9)’u erkek olmak üzere 628 sağlık çalışanı dahil edilmiştir. Katılımcıların yaş ortalaması 35,8±9,6’dır. Anti HAV IgG pozitiflik oranları %79,3 saptanmış olup kadınlarda %80,7; erkeklerde %77,2 olduğu görülmüştür. Yardımcı sağlık personeli ve idari personel olarak değerlendirdiğimiz grupta anti HAV IgG pozitifliği, doktor ve hemşirelere göre istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulunmuştur (p:0,00). HBsAg pozitifliği %1,3; anti HBs pozitifliği %86 saptanmıştır. Anti HBs pozitifliğinin yaş ile birlikte arttığı (p:0,00), doktor ve hemşire grubunda bağışıklığın, yardımcı sağlık personeli ve idari personele göre daha yüksek olduğu görülmüştür (p<0,05). Anti HCV pozitifliği %0,5 saptanmıştır.
Sonuçlar: Hastanede çalışan personelin tarama muayenelerinin düzenli olarak yapılması ve genellikle ihmal edilen Hepatit A’ya yer verilmesi gerekmektedir. Hasta ile temas etmeyen sağlık çalışanları da dahil olmak üzere tüm personelin tarama sonuçlarına göre hepatit A ve B aşılarının tamamlanması, hepatit C için evrensel önlemlere uyulması gereklidir.
Keywords: hepatit A, hepatit B, hepatit C, sağlık çalışanı
Research Article
Yaşar Topal, Hatice Topal, Betül Battaloğlu İnanç
Ortadogu Tıp Derg, Volume 11, Issue 2, pp. 148-154
ABSTRACT
Aim: Dental problems in children are important health problems all over the world as well as in our country. In this study, we aimed to determine the status of regular dental health checkups and some sociodemographic characteristics in 0-14 year old children in Turkey
Material and Method: The study was conducted using data from the Turkish Statistical Institute Health Study Questionnaire 2014. Within the scope of the study, a total of 6946 individuals between 0-14 years of age were studied. Descriptive statistics were taken first in this study, which was conducted for dental control of children aged 0-6 and 7-14. In the second phase, the differences between age groups according to demographic characteristics of dental health related habits were examined.
Results: It has been determined that 82.7% of children at the age group 0-6 and 41.7% of children at the age group 7-14 are not taken to the dental control until this age. The proportion of those who are taken to the dentist for control without complaints increases with age (0-6 years: 9.9%, 7-14 years: 21.9%). In both age groups, the rate of bringing children to the dentist increases by the higher monthly income level. The rate of children, who are taken to the healthy child follow-up, brought back to the dentist for control purposes are also escalating.
Conclusion: Children are usually not brought to the dentist for dental control without having dental problems. The proportion of children brought to the dentist for routine control is as low as 1/10 of those who are taken to the dentist at the age group of 0-6. The rate of first-time dentist visit for children is increasing due to economic status of their families and the fact that they are followed up by sound child monitoring.
Keywords: children, dental health screening, tooth decay
ÖZ
Amaç: Çocuklarda ağız-diş sağlığı ile ilişkili sorunlar, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli bir sağlık sorunu olarak görülmektedir. Bu çalışmada Türkiye’de 0-14 yaş grubundaki çocuklarda düzenli diş sağlığı kontrollerinin yaptırılma durumunu ve bazı sosyodemografik özelliklerle ilişkisini ortaya koymayı amaçladık
Gereç ve Yöntem: Çalışma, Türkiye İstatistik Kurumu’nun Sağlık Araştırması Anketi 2014 yılı verileri kullanılarak yapıldı. Çalışma kapsamında 0-14 yaş arasında bulunan toplam 6946 bireye ait veriler üzerinde çalışıldı. Yaşları 0-6 ve 7-14 arasında olan çocukların diş kontrollerine yönelik olarak gerçekleştirilen bu çalışmada ilk olarak tanımlayıcı istatistiksel analizle yapıldı. İkinci aşamada ise diş sağlığı ile ilgili alışkanlıkların demografik özellikler ile yaş grupları arasındaki farklılıklar incelendi.
Bulgular: Çocuklardan 0-6 yaş grubundakilerin %82,7’ünün, 7-14 yaş aralığında olanların %41,7’sinin hiç diş hekimi kontrolüne götürülmediği saptandı. Yakınma olmadan kontrol amaçlı diş hekimine başvuru oranının yaşla birlikte arttığı görüldü (0-6 yaş: % 9,9; 7-14 yaş: %21,9). Her iki yaş grubunda da aylık gelirin yükselmesi ile diş hekimine başvuru oranında artış saptandı. Sağlam çocuk izleminin yapıldığı çocuklarda, kontrol amaçlı diş hekimine başvuru oranının da yükseldiği gözlendi.
Sonuçlar: Diş hekimine başvurular arasında rutin kontrol amaçlı başvuranların oranı, 0-6 yaş grubundaki çocukların 1/10’u kadardı. Çocukların ilk defa diş hekimine getirilme oranının ailelerin ekonomik durumu ve sağlam çocuk izleminin düzenli yapılmasına bağlı olarak arttığı saptandı.
Keywords: çocuklar, diş sağlığı taraması, diş çürüğü
Research Article
Funda İncekara, Ebru Sayılır Güven, Şevki Mustafa Demiröz, Merve Şengül İnan, Koray Aydoğdu, Funda Demirağ, Selim Şakir Erkmen Gülhan, Sadi Kaya, Göktürk Fındık
Ortadogu Tıp Derg, Volume 11, Issue 2, pp. 125-130
ABSTRACT
Objectives: Pulmonary giant cell carcinoma (PGCC) is a histological type of nonsmall cell lung cancer and classified as one of the five subtypes of sarcomatoid carcinoma of the lung. Pure PGCC is very rare.
Material and Method: We represent our experience in the management of 7 patients (6 males and 1 female, with a range of 44-63 yr) with PGCC. The most representing symptoms were cough and hemoptysis. Upper lobectomy (n=7) and additionally mediastinal lymphadenectomy were performed in all patients.
Results: Definitive histological examination confirmed the diagnosis of PGCC in all cases. Even though there was no perioperative mortality, postoperative complications developed in a case were hemorrhage in the early perioperative period and bronchus fistula after two months from the operation. The mean survival of the patients was estimated as 28.8 months (38 days - 116 months).
Conclusion: The main treatment for PGCC is the complete surgical resection. Complete surgical resection was found to be usefull as a treatment of choice of PGCC in the early stage and contributed to survival.
Keywords: chemotherapy, giant cell carcinoma, radiotherapy, surgery, World Health Organization
ÖZ
Amaç: Pulmoner dev hücreli karsinom (PDHK) küçük hücreli dışı akciğer kanserinin bir histolojik tipidir ve akciğer sarkomatoid karsinomunun beş subtipinden biri olarak sınıflandırılır. Pür PDHK çok nadirdir.
Gereç ve Yöntem: Kliniğimizde PDHK nedeni ile tedavi gören 7 hastayla ilgili tecrübelerimizi sunduk (6 erkek ve 1 kadın, yaş aralığı 46-63 yıl). En sık görülen semptomlar öksürük ve hemoptizi idi. Üst lobektomi (n=7) ve ek olarak mediastinal lenfadenektomi bütün hastalara uygulandı.
Bulgular: Kesin histolojik inceleme ile tüm hastalarda PDHK tanısı doğrulandı. Herhangi bir perioperatif mortalite görülmemesine rağmen bir olguda ameliyat sonrası komplikasyon gelişti; erken perioperatif dönemde hemoraji ve operasyondan iki ay sonra bronşiyal fistül gelişti. Hastaların ortalama sağkalımı 28,8 ay (38 gün-116 ay) olarak bulundu.
Sonuç: PDHK için asıl tedavi komplet cerrahi rezeksiyondur. Komplet cerrahi rezeksiyonun erken evre PDHK için yararlı bir tedavi tercihi olduğu ve sağkalıma katkı sağladığı bulunmuştur.
Keywords: kemoterapi, dev hücreli karsinom, radyoterapi, cerrahi, Dünya Sağlık Örgütü
Research Article
Veli İşin, Fatih Özcan
Ortadogu Tıp Derg, Volume 10, Issue 3, pp. 322-330
ABSTRACT
Aim: This study was conducted to determine the physical activity level of 25 years and over persons who applied to a family health center in rural area in Manisa and examine the factors affecting it.
Material and Method: Our research is a cross-sectional descriptive study. Our study was conducted on 250 individuals over 25 years old who applied to the Sancaklıbozköy Family Health Center in Manisa province. The "International Physical Activity Questionnaire (IPAQ) short form" was used to determine the physical activity level of the research group. Socioeconomic status of individuals, daily activities, reasons for not doing physical activity were determined by a questionnaire prepared from literature.
Results: 54.1% of individuals who participated in our study were female, 45.9% were male, and mean age was 52.86±14.51 years. 47.2% of the participants were inactive, 36.4% were active at low level and 16.4% were active. In our study, the rate of obesity was as 54.3% in females, 30.9% in males, and 44% in total. In our research, men were significantly more active than women, young people were significantly more active than aged ones and individuals without chronic disease were significantly more active than those with chronic disease (p<0.05). The level of physical activity increased significantly as the level of education of individuals improved (p<0.05).
Conclusion: Our findings show it is essential to fight obesity both in cities and in villages. To solve this problem, it is necessary to create the "personalized exercise program". In order to be able to do this, it would be a good step to employ the health educators of the highly educated sports instructors in this area.
Keywords: Physical activity level, rural area, people referring to family health center
ÖZ
Amaç: Bu araştırma, Manisa’da kırsal kesimdeki bir aile sağlığı merkezine başvuran 25 yaş ve üzeri kişilerin fiziksel aktivite düzeyinin saptanması ve bunu etkileyen faktörlerin incelenmesi amacıyla yapılmıştır.
Gereç ve Yöntem: Araştırmamız kesitsel tanımlayıcı tipte bir çalışmadır. Çalışmamız, Ağustos 2017- Ocak 2018 tarihleri arasında gerçekleştirilmiş olup Manisa ili Şehzadeler ilçesi Sancaklıbozköy Aile Sağlığı Merkezi’ne başvuran 25 yaş ve üzeri 250 birey üzerinde yürütülmüştür. Araştırma grubunun fiziksel aktivite düzeyini saptamak için “Uluslararası Fiziksel Aktivite Anketi (UFAA) kısa formu” kullanılmıştır. Bireylerin sosyoekonomik durumları, günlük aktiviteleri ile fiziksel aktivite yapmama sebepleri literatürden derlenerek hazırlanan anket ile belirlenmiştir.
Bulgular: Çalışmaya katılanların %54,1’i kadın %45,9’u erkek olup yaş ortalamaları 52,86±14,51 yıldır. Katılımcıların %47,2’sinin inaktif (hareketsiz), %36,4’ünün düşük düzeyde aktif, %16,4’ünün aktif oldukları saptanmıştır. Çalışmamızda obezite oranı kadınlarda %54,3, erkeklerde %30,9 toplamda %44 olarak bulunmuştur. Araştırmamızda erkekler kadınlardan, gençler yaşlılardan, kronik hastalığı olmayanlar olanlardan anlamlı olarak daha aktif bulunmuştur (p<0,05). Bireylerin eğitim düzeyi artıkça fiziksel aktivite düzeyinin anlamlı olarak arttığı görülmüştür (p<0,05).
Sonuç: Hareketsizlik ve obeziteyle mücadele, hem kentleri hem köyleri kapsayacak şekilde olmalıdır. Bu önemli sorunun çözümlenebilmesi için “kişiye özel fiziksel aktivite programı” oluşturulmalıdır. Bunun yapılabilmesi için bu alanda yüksek öğrenim görmüş spor eğitmenlerinin sağlık hizmetlerinde istihdam edilmesi doğru bir adım olacaktır.
Keywords: Fiziksel aktivite düzeyi, kırsal alan, aile sağlığı merkezine başvuran kişiler
Research Article
Reyhan Öztürk, Salih Cesur, Esma Meltem Şimşek, Süha Şen, Laser Şanal
Ortadogu Tıp Derg, Volume 10, Issue 3, pp. 289-296
ABSTRACT
Aim: The aim of this study is to assess knowledge levels of intensive care unit staff working at four training and research hospitals in Ankara about infection prevention measures before and after receiving training, and to determine the factors which will affect knowledge levels about infection prevention measures.
Material and Method: Doctors and nurses who work at intensive care units in Ankara Numune Training and Research Hospital (TRH), Ankara TRH, Dr. Zekai Tahir Burak Women’s Health TRH and Ankara Turkey High Speciality TRH participated voluntarily in the study between March-April 2015. A questionnaire comprising ten questions about infection prevention measures was administered to healthcare professionals who volunteered to participate in the study (doctors and nurses), and then participants received a training regarding infection prevention measures, after the training, the same questionnaire was administered in order to evaluate the differences statistically. One hundred-sixty four health care workers were included in the study.
Answers given to the questionnaire items before and after the training were listed in Excel program and statistical analysis was carried out with SPSS 15.0 (Statistical Package for the Social Sciences) data analysis program. Value of p≤0.05 was considered as statistically significant.
Results: While the success rate was 72% before the training, it reached to 83% after the training, the average number of correct answers was eight before the training (1-10), after the training, the average number of correct answers was nine (4-10) and statistically significant difference was observed (p=0.00). Knowledge levels of health care professionals about infection prevention measures significantly increased after the training. Those who have received such training in their earlier professional life had statistically higher knowledge levels compared to those who have not received such training earlier in their career. It was observed that knowledge level increased through training in both genders and in every age group.
Conclusion: As a result of the renewal of knowledge with continuous training of health personnel and updating services as well as evaluating the training by using the tests before and after the training is an effective approach to the prevention of infections associated with healthcare associated infections.
Keywords: Healthcare- associated infections, survey, infection control measures, training
ÖZ
Amaç: Bu çalışmada Ankara ilinde dört eğitim ve araştırma hastanesinin yoğun bakım ünitesinde çalışan sağlık personelinin enfeksiyon kontrol önlemleri hakkındaki bilgi düzeyinin eğitim öncesi ve eğitim sonrasında değerlendirilmesi ve bilgi düzeylerini etkileyebilecek faktörlerin belirlenmesi amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem: Çalışmaya Mart-Nisan 2015 tarihleri arasında Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Dr. Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Türkiye Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yoğun Bakımları’nda çalışan ve çalışmaya katılmayı kabul eden doktor ve hemşireler dahil edilmiştir. Enfeksiyon kontrol önlemleri ile ilgili on adet soruyu içeren bir anket formu çalışmaya katılmak isteyen sağlık personeline (doktor ve hemşire) uygulanmış, bir ay sonra enfeksiyon kontrol önlemlerine ilişkin bir eğitim verildikten sonra aynı anket formu uygulanarak eğitim sonrasındaki değişiklikler istatistiksel olarak değerlendirilmiştir. Çalışmaya toplamda 164 sağlık çalışanı dahil edilmiştir. Eğitim öncesi ve eğitim sonrasındaki anket formuna verilen yanıtlar Excel programına girilmiş ve SPSS (Statistical Package for the Social Sciences) 15.0 veri analizi programı ile istatistiksel değerlendirmeler gerçekleştirilmiştir. P≤0.05 değeri istatistiksel olarak anlamlı kabul edilmiştir.
Bulgular: Eğitim öncesi başarı oranı %72 iken, eğitim sonrası başarı oranı %83’e yükseldi, doğru cevap sayısı eğitimden önce ortalama sekiz iken (1-10), eğitimden sonra dokuz (4-10) olarak saptandı ve bu fark istatiksel olarak anlamlı idi (p=0.00). Sağlık personelinin enfeksiyondan korunma önlemleri hakkındaki bilgisi eğitimden sonra anlamlı olarak artmıştır. Daha önceki meslek hayatında eğitim alanların bilgisi almayanlara oranla anlamlı olarak yüksek çıkmıştır. Her iki cinste ve tüm yaş gruplarında eğitimle bilgi düzeyinin arttığı saptanmıştır.
Sonuç: Sonuç olarak, sağlık personelinin sürekli hizmet içi eğitimlerle bilgilerinin yenilenmesi ve güncellenmesi, bunun yanı sıra eğitim öncesi ve sonrasında uygulanacak testlerle değerlendirilmesinin sağlık hizmetleriyle ilişkili enfeksiyonların önlenmesinde yararlı olacağı görüşündeyiz.
Keywords: Hastane enfeksiyonları, anket, enfeksiyon kontrol önlemleri, eğitim
Technical Brief
Akif Altınbaş
Ortadogu Tıp Derg, Volume 10, Issue 2, pp. 216-219
ABSTRACT
It is not surprized to see how the storage of data increases in the era of knowledge. On the other hand, without examining this huge data truely and wisely, huge amount of financial and human source could be waisted indeed. Besides huge storages, in order to examine this data, evidence based methods are needed as well. In the recent years, great steps for the storage of data were taken in Turkey. These health information storages, built in Health Ministry and Social Security Department, are valuable not only to lead health policy, but also for health research. All the preparations are ready for the new post-industrial era, which also known as era of knowledge, and together with academic world of our country, the studies are going on fast as they are in developed countries.
Keywords: Health, big data
ÖZ
Bilgi toplumunda beklendiği üzere veri depolanması hızlı bir şekilde artmakta ve bu devasa veri birikimini en etkin bir şekilde kullanarak eldeki mevcut sınırlı finansal ve insan gücü kaynaklarını verimli değerlendirmenin yolları aranmaktadır. Bunu yaparken bize lazım olan, analiz için etkinliği ispatlanmış bilimsel metotların varlığı ve tabii ki değerlendirmeye tabii tutulacak büyük veri depolarının varlığıdır. Ülkemiz veri depolanması konusunda son yıllarda çok önemli mesafe almıştır. Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu bünyesinde kurulan sağlık verileri, hem sağlık politikalarına yön verme konusunda hem de ülkemizin bilimsel gelişimine katkı sunacak şekilde oldukça önemli bir hazinedir. Başlamış olan bu yeni sanayi ötesi devrimine hazırlıklarımız tamamlanmış olup akademik dünya ile iç içe, diğer gelişmiş ülkeler ile rekabet edebilecek düzeyde çalışmalarımız hızla devem etmektedir.
Keywords: Sağlık, büyük veri