Case Report
Yeliz Dadalı, Aynur Turan, Şerife Nilgün Kalaç, Ayla Tezer
Ortadogu Tıp Derg, Volume 12, Issue 1, pp. 73-77
ABSTRACT
The tuberculosis infection of the parotid gland is a rare condition and its progress is usually slow. The clinical findings of this entity are nonspesific and differential diagnosis from other parotid masses is challenging. The imaging findings are also nonspesific and the diagnosis is usually made by histo-pathological evaluation. Here we report a 72 years old female patient who applied to our clinic with a parotid mass lesion, which was located on her right neck and progressed within 4 months. In physical examination, a semi-mobile mass about 2 cm in size was detected on right parotid region. The sputum smears negative for acid-fast bacilli are detected. Laboratory findings and plain chest radiography were normal. 2 cm size heterogeneous mass in the parotid gland and adjacent lymphadenopathy were detected by magnetic resonance imaging and ultrasonography. Fine needle aspiration biopsy was done from parotid gland and adjacent lymphadenopathy. Non-caseous granulomas were seen, but no basil was produced. Antituberculosis therapy was given to the patient. The mass lesion showed regression by the treatment so we concluded the diagnosis of parotid gland tuberculosis.
Keywords: magnetic resonance imaging, parotid gland, tuberculosis
ÖZ
Parotis bezinin tüberkülozu oldukça nadir olup genellikle yavaş seyirlidir. Parotisin diğer kitlelerinden ayırt edilmeleri zor olup, klinik bulgular nonspesifiktir. Görüntüleme bulguları da spesifik olmayıp, tanı genellikle histopatolojik değerlendirme sonrasında konur. Bu makalede, sağ parotis bezi lojunda kitle ile başvuran 72 yaşındaki bayan hastayı sunduk. Bu şişlik 4 ay önce başlamış ve gittikçe büyümüştü. Muayenede sağ parotis bölgesinde yaklaşık 2 cm boyutlarında yarı hareketli kitle saptandı. Balgamda aside dirençli basil negatifti. Laboratuvar bulguları ve akciğer grafisi normaldi. Ultrasonografi ve manyetik rezonans görüntülemede parotis bezinde 2 cm boyutlarında heterojen kitle ve komşuluğunda lenf nodları tespit edildi. Parotis bezinden ve komşu lenfadenopatiden ince iğne aspirasyon biyopsisi yapıldı. Nonkazeifiye granülomlar görüldü, ancak basil üretilemedi. Antitüberküloz tedaviden fayda gören hasta parotis tüberkülozu olarak değerlendirildi.
Keywords: manyetik rezonans görüntüleme, parotis glandı, tüberküloz
Research Article
Ayca Ant, Felat Toprak, Arzubetul Duran, Burcu Vural, Caner Kilic, Tuncay Tunccan, Samet Ozlugedik
Ortadogu Tıp Derg, Volume 11, Issue 4, pp. 450-455
ABSTRACT
Aim: Salivary gland tumors (SGTs) are rare neoplasms thus, the local records are valuable to obtain the epidemiological overview. This study aimed to determine the demographic and clinicopathological features of SGTs in our clinic and compare the findings with the studies from Turkey and all over the world.
Material and methods: The data of 185 patients who underwent surgery for SGT in The Department of Otorhinolaryngology-Head and Neck Surgery of a tertiary referral center between 2012 and 2017 were studied retrospectively. The demographic and clinicopathological features of the patients were recorded.
Results: Among all patients with primary and secondary SGTs, the median age was 53 years, 54.6% of the patients were men. Patients with primary tumor constituted 96.8% of all cases. Malignancy rate was 14. Parotid gland was the most common location (90%). Nearly half of all primary tumors were diagnosed as pleomorphic adenoma (n=84, 46.9%). Mucoepidermoid carcinoma was the most common malign neoplasm of the parotid gland. There were only six patients (3.2%) that had secondary SGT.
Conclusion: Pleomorphic adenoma and mucoepidermoid carcinoma were the most common benign and malign pathologies, respectively. The lowest malignancy rate and the highest rate of warthin tumor of the existing literature were the most conspicuous findings of our study. Although the frequency of the secondary SGTs is low, the possibility of metastasis should be considered especially for the patients above 65 years of age.
Keywords: adenoma, pleomorphic, carcinoma, mucoepidermoid, neoplasm, parotid, salivary gland
ÖZ
Amaç: Tükürük bezi tümörleri (TBT’ler) nadir görülen neoplazmlardır, bu nedenle lokal kayıtlar epidemiyolojik bir bakış açısı elde etmek için değerlidir. Bu çalışma, kliniğimizde opere edilen TBT’lerin demografik ve klinikopatolojik özelliklerini belirlemeyi ve bu bulgular ile Türkiye ve tüm dünyadaki çalışmaları karşılaştırmayı amaçlamıştır.
Gereç ve yöntemler: 2012 ve 2017 yılları arasında bir üçüncü basamak sağlık merkezinin Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Kliniği’nde TBT nedeniyle opere edilen 185 hastanın verileri geriye dönük olarak incelendi. Hastaların demografik ve klinikopatolojik özellikleri kaydedildi.
Bulgular: Primer ve sekonder TBT’li tüm hastalar arasında median yaş 53, hastaların %54,6’sı erkekti. Primer tümörlü hastalar tüm vakaların %96,8’ini oluşturmaktaydı. Malignite oranı 14 idi. Parotis bezi en sık lokalizasyondu (%90). Tüm primer tümörlerin yaklaşık yarısına pleomorfik adenom tanısı kondu (n = 84, %46,9). Mukoepidermoid karsinom, parotis bezinin en sık görülen malign neoplazmı idi. Sekonder TBT’si olan sadece altı hasta (%3,2) vardı.
Sonuç: Pleomorfik adenom ve mukopidermoid karsinom sırasıyla en sık görülen benign ve malign patolojilerdir. Literatürdeki en düşük malignite oranı ve en yüksek warthin tümörü oranı çalışmamızın en çarpıcı bulgularıdır. İkincil TBT’lerin sıklığının düşük olmasına rağmen, özellikle 65 yaşın üzerindeki hastalarda metastaz olasılığı düşünülmelidir.
Keywords: adenom, pleomorfik, karsinom, mukoepidermoid, neoplazi, parotis, tükürük bezi