Research Article
Mamuka Khozrevanidze, Mustafa Arslan
Journal of Research in Turkic Languages, Volume 6, Issue 1, pp. 9-18
ABSTRACT
The sequencing of grammar and content in the instruction of Turkish as a second language is crucial. Determining which topics and grammar rules will be taught at each level poses a challenge. The studies conducted so far on the subject have been carried out both institutionally and individually. Although some studies have been conducted in accordance with the levels specified in the Common European Framework of Reference for Languages, Turkish should be considered separately from European languages due to its belonging to a different language family and structure. In this study, the case study model was used within the scope of qualitative research. The data were obtained through observation and document analysis and interpreted through content analysis. In light of the findings obtained, the grammar and subject teaching sequence of Turkish as a second language has been shaped according to appropriate levels. While creating this sequence, emphasis was placed on the logical relationship between language grammar content and topics. 25 (13 DBİ, 12 Kİ), A2’de 23 (9 DBİ, 14 Kİ), B1’de 18 (10 DBİ, 8 Kİ), B2’de 24 ( 19 DBİ, 5 Kİ), C1’de 22 (16 DBİ, 6 Kİ) ve C2’de (7 DBİ, 3 Kİ) it was observed that grammar and subject content headings stand out in teaching Turkish as a foreign language.
Keywords: Second language, Teaching Turkish, Grammar, Topic sequence
ÖZ
İkinci dil olarak Türkçenin öğretiminde dilbilgisi ve konu içeriğinin öğretim sıralaması çok önemlidir. Hangi seviyede hangi konu ve dilbilgisi kurallarının öğretileceği bir problem olarak ortaya çıkmaktadır. Konuyla ilgili bu zamana kadarki yapılan çalışmalar kurum ve şahıs bazında yapılan çalışmalardır. Diller İçin Avrupa Ortak Başvuru Metni’nde belirtilen seviyelere uygun olarak bazı çalışmalar yapılmış olsa da Türkçenin ait olduğu dil ailesi ve yapısı bakımından Avrupa dillerinden ayrı olarak düşünülmelidir. Bu çalışmada nitel araştırma kapsamında durum incelemesi modeli kullanılmıştır. Veriler gözlem ve doküman analizi yoluyla elde edilmiş ve içerik analizi ile yorumlanmıştır. Elde edilen bulgular ışığında ikinci dil olarak Türkçenin gramer ve konu öğretimi sıralaması seviyelere uygun olarak şekillendirilmiştir. Bu sıralama oluşturulurken dil biligisi içeriği ve konular arasındaki mantıksal ilişki üzerinde durulmuştur. A1’de 25 (13 DBİ, 12 Kİ), A2’de 23 (9 DBİ, 14 Kİ), B1’de 18 (10 DBİ, 8 Kİ), B2’de 24 ( 19 DBİ, 5 Kİ), C1’de 22 (16 DBİ, 6 Kİ) ve C2’de (7 DBİ, 3 Kİ) dilbilgisi ve konu içeriği başlığının yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde öne çıktığı tespit edilmiştir.
Keywords: İkinci dil, Türkçe öğretim, dilbilgisi, konu sıralaması
Research Article
Burcu Kaymak, Dogan Yucel
Journal of Research in Turkic Languages, Volume 5, Issue 2, pp. 37-49
ABSTRACT
Language has been at the center of thinking, knowing, and questioning processes from ancient times to the present day, emphasizing its significance in human life. Due to its inherently multidimensional nature, language exhibits a complex structure. As a result of this complexity, it is associated with different fields, and various terms and definitions are used to describe the syntax of language structures. Although significant research has been conducted on Turkish syntax within the scope of Turkish grammar studies, the lack of a solid theoretical framework has hindered the ability to achieve the expected impact on language education. Therefore, diverse perspectives have emerged in language teaching, leading to debates on grammar. In this study, Ömer Seyfettin's story titled "Ant" has been analyzed in terms of sentence elements. The study adopts a qualitative approach, and the elements of the sentence are identified through document analysis. Based on the findings, the frequent use of short sentences and the higher density of verbs compared to other sentence components are explained. After eliminating ellipses, 90 subjects (11.5%), 230 verbs (29.44%), 134 objects (17.15%), 100 locative complements (12.8%), 98 adverbs (12.54%), 55 covert subjects (7.04%), and 74 elements outside the sentence structure (9.47%) were identified, totaling 781 sentence elements. As a result of the study, a total of 316 sentences and 1724 words were tabulated to present the numbers and percentages of verbs, subjects, covert subjects, objects, locative complements, adverbs, and elements outside the sentence structure in the story.
Keywords: Elements of the sentence, Language, Tale, Turkish grammar, Syntax
ÖZ
Dil insan yaşamının önemine uygun olarak ilk çağlardan günümüze kadar düşünme, bilme ve sorgulama süreçlerinin odağında olmuştur. Bu yüzden doğası gereği çok boyutlu olduğu için karmaşık bir yapı sergiler. Bu karmaşık yapının sonucu olarak farklı alanlarla ilişkilendirilir ve farklı terimler, tanımlar kullanılarak dilin söz dizimi yapılarının betimlendiği görülür. Türk dilbilgisi çalışmaları kapsamında Türkçenin söz dizimi alanında önemli çalışmalar yapılmış ancak belli bir kurala dayandırıldığı için çalışmalarda kuramsal çerçeve belirlenemediğinden elde edilen sonuçların dil eğitiminde beklenen etkiyi sağlayamadığı görülmüştür. Bu sebeple dil öğretiminde farklı görüşler dil bilgisini tartışılır hale getirmiştir. Bu çalışmada Ömer Seyfettin’in Ant adlı hikayesi cümlenin unsurları bakımından incelenmiştir. Çalışma nitel bir çalışma olup doküman analizi yöntemiyle cümlenin unsurları metin üzerinde belirlenmiştir. İncelemede elde edilen bulgular eşiğinde kısa cümlelerin kullanılması fiillerin sayıca diğer cümle öğelerinden yoğunluk fazla olmalarının sebebini açıklar niteliktedir. Eksiltili cümlelerin çıkarılmasından sonra 90 fail (11.5), 230 fiil (29.44), 134 nesne (17.15), 100 yer tamlayıcısı (12.8), 98 zarf (12.54), 55 gizli fail (7.04) ve 74 cümle dışı unsur (9.47) tespit edilmiştir. Toplamda 781 öğe tespit edilmiştir. Çalışmanın sonucu olarak toplamda bulunan 316 cümle ve 1724 kelime tablo olarak hikayedeki fiil, fail, gizli fail, nesne, yer tamlayıcısı, zarf ve cümle dışı unsurların sayıları ve yüzdelikleri verilmiştir.
Keywords: Cümlenin unsurları, Dil, Öykü, Türk dilbilgisi, Söz dizimi
Case Report
Emre Emekli, Mustafa Fuat Açıkalın, Melek Kezban Gürbüz, Uğur Toprak
Ortadogu Tıp Derg, Volume 12, Issue 1, pp. 84-88
ABSTRACT
Synovial sarcomas are rare malignant neoplasms commonly arising from articular tendons and joint capsules. Despite being termed synovial sarcomas due to their histologic similarity to the synovium, they rarely involve a synovial structure. Although they mostly occur in lower extremities, rare cases originating from the thorax, abdomen, head, and neck have also been reported. A 60-year-old male patient was admitted to the hospital with a complaint of swelling in left side of the neck. CT revealed a mass of approximately 6.5x5 cm, occupying the left parapharyngeal space and left submandibular fossa and protruding into the pharynx lumen. The lesion was non-infiltrative, well circumscribed, and uniformly ovoid. The patient underwent surgery, and subsequent pathological examination confirmed the diagnosis of synovial sarcoma. Despite their rarity, synovial sarcomas should be considered, along with Ewing’s sarcoma, rhabdomyosarcoma, and other sarcomas, in the differential diagnosis of a large juxtaarticular mass containing calcifications.
Keywords: synovial sarcoma, computed tomography, jugulodigastric space, neck
ÖZ
Sinoviyal sarkomlar artiküler tendonlardan ve eklem kapsüllerinden köken alan nadir malign tümörlerdir. Histolojik olarak sinoviyuma benzerlikleri nedeniyle sinoviyal sarkom olarak isimlendirilmelerine rağmen, nadiren sinoviyal yapı içerirler. Genellikler alt ekstremitede görülmekle birlikte nadir olarak toraks, abdomen, baş-boyun bölgesinde sinoviyal sarkom tespit edilen olgular bildirilmiştir. 60 yaşında erkek hasta boyun sol yarısında şişlik şikayeti ile hastanemize başvurdu. Çekilen bilgisayarlı tomografide sol parafaringeal boşluğu ve sol submandibular fossayı doldurup, farenk lümenine protrude yaklaşık 6,5x5 cm boyutunda kitle tespit edildi. Kitle düzgün sınırlı, ovoid şekilli ve çevre dokulara infiltrasyon göstermemekteydi. Cerrahi olarak total çıkarılan kitlenin histopatolojik tanısı sinovyal sarkom olarak belirlendi. Nadir görülmelerine rağmen sinoviyal sarkomlar Ewing sarkomu, rabdomiyosarkom ve diğer sarkomlarla birlikte kalsifikasyon içeren jukstaartiküler kitlelerin ayırıcı tanısında düşünülmelidir.
Keywords: sinoviyal sarkom, bilgisayarlı tomografi, jugulodigastric boşluk, boyun
Research Article
Nuri Havan
Ortadogu Tıp Derg, Volume 11, Issue 4, pp. 484-489
ABSTRACT
Purpose: To determine the distribution of the types of variations in the portal vein and vena cava inferior and its branches using advanced image processing techniques in contrast enhanced abdominal multislice computed tomography (MSCT) examinations.
Methods: The study included 471 patients, comprising 254 males (53.9%) and 217 females (46.1%) with a median age of 53.7 ± 16.1 years, who underwent abdominal MSCT between April 2011 and December 2017.
Results: Of 471 patients, 2 patients (0.4%) had variation of the inferior vena cava, 122 patients (25.9 %) had variation of the hepatic vein, 162 patients (34.4%) had variation of the renal vein and 138 patients (29.3%) had variation of the portal vein.
Conclusion: It is of great importance to use MSCT prior to surgical procedures such as transplantation, in which vascular variations are predetermined, and to pay attention to variations during reporting of the examination.
Keywords: abdominal vein variation, anatomy, hepatic vein, renal vein
ÖZ
Amaç: Çalışmamızın amacı rutin intravenöz kontrastlı abdominal çok kesitli bilgisayarlı tomografi (ÇKBT) incelemelerinde portal venöz sistemde, vena kava inferior ve dallarında varyasyon tiplerinin dağılımını ileri görüntü işleme teknikleri kullanarak belirlemektir.
Gereç ve Yöntem: Çalışmaya Nisan 2011-Aralık 2017 arasında abdominal ÇKBT çekilen ortalama yaşları 53,7 ± 16,1 olan 254 erkek (%53,9), ve 217 kadın (%46,1) olmak üzere toplam 471 hasta dahil edildi.
Bulgular: 471 hastanın 2’sinde (%0,4) inferior vena kana varyasyonu, 122’sinde (%25,9) hepatik ven varyasyonu, 162’sinde (%34,4) renal ven varyasyonu ve 138 hastada (%29,3) da portal ven varyasyonu mevcuttu.
Sonuç: Özellikle vasküler varyasyonların önceden bilinmesinin gerektiği transplantasyon gibi cerrahi işlemlerden önce abdominal ÇKBT çekilmesi ve raporlama sırasında varyasyonlara dikkat edilmesi çok önemlidir.
Keywords: abdominal venöz varyasyonlar, hepatik ven, portal ven, inferior vena kava, renal ven, çok kesitli bilgisayarlı tomografi
Case Report
Burak Mustafa Taş, Gökçe Şimşek, Çağatay Erden Daphan, Mustafa Öğden, Yıldırım Gültekin, Rahmi Kılıç
Ortadogu Tıp Derg, Volume 11, Issue 3, pp. 342-344
ABSTRACT
The cases of foreign bodies in the neck can be iatrogenic or traumatic. Cases of gunshot wounds, incisors and penetrating tool injuries are some of the examples. Large arteries and veins, trachea and neural structures can be damaged. The fact that the foreign body migrate in the neck structures and fascia is a rare but expected condition. Therefore, foreign bodies can be found in unexpected places. In our case, a 37-year-old male patient was consulted to our clinic with multiple cuts and foreign body. A foreign body was observed anterior to the cervical vertebra in the patient’s radiological imaging and underwent surgery emergently. After the migration, the foreign body was found and removed in the nasopharynx of the patient. In the practice of ear-nose-throat medicine. During the practice of Ear Nose and Throat specialty, attention should be paid to the foreign bodies of the neck because of their close relation with vital structures.
Keywords: computerized tomography, foreign body in the neck, trauma
ÖZ
Boyunda yabancı cisim olguları iyatrojenik veya travmatik olabilirler. Ateşli silah yaralanmaları, kesici-delici alet yaralanmaları ile oluşan olgular bunlara örnek gösterilebilir. Büyük arter ve venler, trakea ve nöral yapılar hasara uğrayabilir. Yabancı cismin boyun yapıları ve fasiyaları içerisinde migrate olması nadir ancak beklenen bir durumdur. Bu yüzden yabancı cisimler beklenmedik yerlerde bulunabilir. Bizim olgumuzda 37 yaşında erkek hasta boyunda birçok kesi ve yabancı cisim nedeniyle tarafımıza danışıldı. Hastanın radyolojik görüntülemesinde servikal vertebra anteriorunda yabancı cisim izlendi ve acil ameliyata alındı. Migrate olan yabancı cisim operasyon sonrasında hastanın nazofarenksinde bulundu ve çıkarıldı. Kulak-Burun-Boğaz hekimliği pratiğinde karşımıza çıkabilecek olan boyunda yabancı cisimlere vital yapılara yakınlığı nedeniyle dikkat edilmelidir.
Keywords: bilgisayarlı tomografi, boyunda yabancı cisim, travma
Research Article
Savaş Karpuz
Ortadogu Tıp Derg, Volume 11, Issue 3, pp. 283-287
ABSTRACT
Aim: The aim of our study was to determine the levels of information and awareness of the nurses who work on neuropathic pain in the departments of physical medicine and rehabilitation, neurology and neurosurgery.
Material and Method: A total of 90 nurses (30 per each department) who work in the physical medicine and rehabilitation, neurology and neurosurgery departments of Necmettin Erbakan University Meram Medical Faculty, Selcuk University Selcuklu Medical Faculty, Konya Numune Hospital took part in the study. The level of information and awareness of the nurses on neuropathic pain were assessed via a questionnaire prepared by specialists in the light of recent literature. The questionnaire was composed of 30 questions including the definition, symptoms, treatment and management of neuropathic pain.
Results: None of 90 nurses participating in the study were given any previous in-service training on neuropathic pain. According to the assessments, 80% of nurses (n=72) were found not to have sufficient knowledge about definition of neuropathic pain; 83.3% (n=75) about diseases causing neuropathic pain; 83.3% (n=75) about symptoms of neuropathic pain; and 90% (n=81) about management of neuropathic pain. The findings obtained from the nurses of these three departments showed no statistically significant relation.
Conclusion: Our findings indicated that the knowledge of participants’ about neuropathic pain who work in these three departments seriously lack of information. Informing nurses about neuropathic pain during in-service training will be an important step towards improving the quality of services provided.
Keywords: nurse, neuropathic pain, knowledge
ÖZ
Amaç: Çalışmamızın amacı, fiziksel tıp ve rehabilitasyon, nöroloji ve nöroşirürji bölümlerinde nöropatik ağrı üzerine çalışan hemşirelerin bilgi düzeylerini ve farkındalıklarını belirlemektir.
Gereç ve Yöntem: Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi, Selçuk Üniversitesi Selçuklu Tıp Fakültesi, Konya Numune Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon, Nöroloji ve Nöroşirürji bölümlerinde çalışan 90 hemşire (her bölüm için 30 hemşire) çalışmaya katılmıştır. Hemşirelerin nöropatik ağrı hakkındaki bilgi düzeyi ve farkındalığı, uzmanlar tarafından son literatür ışığında hazırlanan anket formu ile değerlendirildi. Anket, nöropatik ağrının tanımı, semptomları ve tedavisi dahil 30 sorudan oluşuyordu.
Bulgular: Çalışmaya katılan 90 hemşirenin hiçbirine nöropatik ağrı konusunda herhangi bir hizmet içi eğitim verilmemişti. Değerlendirmelere göre, hemşirelerin %80’inin (n=72) nöropatik ağrının tanımı hakkında; %83,3 (n=75) nöropatik ağrıya yol açan hastalıklar hakkında; %83,3 (n=75) nöropatik ağrının semptomları hakkında; ve %90 (n=81) nöropatik ağrının tedavisi hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığı tespit edilmiştir. Hemşirelerin bölümleri ile bilgi düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki göstermedi.
Sonuç: Bulgularımız, her bu üç bölümde çalışan katılımcıların nöropatik ağrı hakkındaki bilgilerinin ciddi bir şekilde eksik olduğunu gösterdi. Hemşirelere nöropatik ağrı hakkında hizmet içi eğitim verilmesi, sunulan hizmetlerin kalitesinin artırılması yönünde önemli bir adım olacaktır.
Keywords: hemşire, nöropatik ağrı, bilgi düzeyi
Research Article
Osman Kukula
Ortadogu Tıp Derg, Volume 11, Issue 3, pp. 239-243
ABSTRACT
Aim: Antibiotics are substances that kill microorganisms without harming humans or prevent the growth of microorganisms. In which patients these side effects may be more visible or the factors that may produce side effects should be determined in advance. The pharmacological properties of the antibiotic to be given to a patient for successful antibiotic treatment should be well known.
Material and Methods: The study was a descriptive study conducted in Samsun Ondokuzmayıs University site on March-April 2018. The study was conducted with the aim of assessing the use of antibiotics by medical school students. The prepared questionnaire was applied at 640 medical school students who agreed to participate in the study with face-to-face interview technique. There were questions about the use of antibiotics in the questionnaire. Descriptive statistics were used in the evaluation of data.
Results: The study group stated that 80.3% (n = 514) used antibiotics with a physician’s prescription and 26.2% (n = 168) used antibiotics for the period recommended by the physician. They stated that 14.5% (n = 93) of the participants used cigarettes and 17.5% (n = 112) had a chronic disease. 40.9% (n = 262) reported using antibiotics in the last 1 month. 51.5% (n = 330) of participants stated that they used other drugs together with antibiotics.
Conclusion: As in the whole world, the use of wrong and unnecessary drugs in our country is a serious problem affecting public health. Immunity to antibiotics occurs when the medication no longer works against bacteria. In such conditions, treatment is difficult, the healing period is long, and you may need to apply for longer and more expensive treatments. Raising awareness of the need to increase training programs for the use of antibiotics can be said to be important and necessary.
Keywords: antibiotic use, information, student
ÖZ
Amaç: Antibiyotikler, mikroorganizmaları insanlara zarar vermeden öldüren veya mikroorganizmaların çoğalmasını önleyen maddelerdir. Hangi hastalarda bu yan tesirlerin daha fazla görülebileceği veya yan tesirleri ortaya çıkarabilecek faktörlerin neler olabileceği önceden saptanmalıdır. Başarılı bir antibiyotik tedavisi için hastaya verilecek antibiyotiğin farmakolojik özelliklerinin çok iyi bilinmesi gerekmektedir.
Gereç ve Yöntemler: Çalışma Mart-Nisan 2018 tarihinde Samsun Ondokuzmayıs Üniversitesinde yapılan tanımlayıcı tipte bir araştırmadır. Çalışma, tıp fakültesi öğrencilerinin antibiyotik kullanma durumlarının değerlendirilmesi amacı ile yapıldı. Hazırlanan anket yüz-yüze görüşme tekniği ile çalışmaya katılmayı kabul eden 640 Tıp Fakültesi öğrencisinde uygulandı. Ankette kişilerin antibiyotik kullanma durumlarının değerlendirilmesine yönelik sorular yer aldı. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistikler kullanıldı.
Bulgular: Çalışma grubunun %80,3’si (n=514) hekim reçetesi ile antibiyotik kullandıklarını, %26,2 si (n=168) hekimin önerdiği süre antibiyotiği kullandıklarını ifade etmişlerdir. Katılımcıların %14,5’i (n=93) sigara kullandığını ve %17,5’i (n=112) kronik bir hastalığı bulunduğunu belirtmişlerdir. %40,9 u (n=262) ise son 1 ay içinde antibiyotik kullandıklarını bildirmişlerdir. Katılımcıların %51,5’i (n=330) antibiyotiklerle beraber başka ilaç kullandıklarını ifade etmişlerdir.
Sonuçlar: Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yanlış ve gereksiz ilaç kullanımı halk sağlığını etkileyen ciddi bir sorundur. Antibiyotiğe karşı oluşan bağışıklık, ilaç artık bakterilere karşı işe yaramamaya başladığında ortaya çıkar. Bu gibi rahatsızlıklarda tedavi zorlaşır, iyileşme süresi uzar ve daha uzun ve pahalı tedavilere başvurmanız gerekebilir. Antibiyotik kullanımına yönelik eğitim programlarının artırılması farkındalığın oluşturulmasının önemli ve gerekli olduğu söylenebilir.
Keywords: antibiyotik kullanımı, bilgi, öğrenci
Case Report
Hatice Kaplanoğlu, Osman Beton, Baki Hekioğlu
Ortadogu Tıp Derg, Volume 11, Issue 1, pp. 88-90
ABSTRACT
Persistent left superior vena cava is a rare but important vascular abnormality. It occurs when the left superior cardinal vein does not regress and reaches innominate vein. It often present as an isolated condition. However, it might be associated to cardiovascular anomalies such as atrial septal defect, bicuspid aortic valve, aortic coarctation, coronary sinus anomalies or cor triatrium. A patient presenting with shortness of breath and atypical chest pain had been diagnosed with left persistent superior vena cava (LPSVC) on echocardiography. Agitated salin contrast echocardiography was performed and the LPSVC confirmed. Coronary CT angiography was performed in order to check for additional anomalies. It was seen that the LPSVC opens to the left atrium and the coronary sinus was patent. We aimed to present this case in the light of literature and radiological images.
Keywords: persistent superior vena cava, echocardiography, computed tomography
ÖZ
Persistan sol süperiyor vena kava nadir fakat önemli bir vasküler anomalidir. Sol süperiyor kardinal venin regrese olmayıp innominate vene uzanması ile oluşur. Sıklıkla izole olarak görülür. Fakat atriyal septal defekt, bikuspit aortik kapak, aort koarktasyonu, koroner sinüs anomalileri veya kortriatrium gibi diğer kardiyovasküler anomalilerle ilişkili olabilir. Nefes darlığı ve atipik göğüs ağrısı şikayeti ile bize başvuran, ekokardiyografide sol persistan superior vena kava (PSSVK) olduğu saptanan olguya, ajite salin kontrast ekokardiyografi yapıldı ve PSSVK anomalisi dogrulandı. İlave anomali yönünden ileri tetkik amaçlı koroner bilgisayarlı tomografi (BT) anjiyografi incelemesi yapıldı. PSSVK’ nın sol atriuma açıldığı ve koroner sinüsün patent olduğu izlendi. Olguyu literatür ve radyolojik görüntüler ışığında sunmayı amaçladık.
Keywords: persistan süperior vena kava, ekokardiyografi, bilgisayarlı tomografi
Research Article
Mustafa Özdemir, Aysel Türkvatan Cansever, Fatma Ayça Edis Özdemir, Muharrem Tola, Onur Tutar
Ortadogu Tıp Derg, Volume 10, Issue 4, pp. 483-491
ABSTRACT
Aim: The aim of this study is to evaluate the results of computerized tomographic (CT) urography in cases with hematuria complaints and to investigate the efficacy of CT urography in detecting the cause of hematuria.
Material and Method: We retrospectively screened 59 patients (27 female, 32 male) aged between 20 and 90 (mean 50.5) who had macroscopic or microscopic hematuria between January 2007 and May 2008 and underwent CT urography in our clinic. All of the cases were examined using the same examination protocol (pre-contrast, nephrographic phase, pyelographic phase) with a 16-detector multislice CT device. Two-and three-dimensional images were generated using basal images from multiplanar reformat, maximum intensity projection and volume rendering techniques.
Findings: In 6 out of 59 patients (10.2%) with hematuria, no findings were found with CT urography. Causes of hematuria detected by CT urography in the remaining 53 cases; renal cell carcinoma (n = 3), Bosniak category 4 renal cyst (n = 1), renal papillary necrosis (n = 1), ureteropelvic junction obstruction (n = 2), pelvicaliceal multiple renal cysts (n = 8), multiple intrarenal lymphadenopathy (n = 1), ureteral tumor (n = 1) and bladder abnormalities (n = 11) causing pneumatic and dilatation of the pelvicalyceal structures. In addition, 41 of 52 (79%) cases had extraurinar findings.
Conclusion: CT urography allows comprehensive evaluation of hematuria in a single examination. For this reason, CT urography can be used as an initial examination if there is no contraindication in any of these patients.
Keywords: Hematuria, computerized tomograpy, urography
ÖZ
Amaç: Bu çalışmanın amacı hematüri yakınması ile gelen olgularda bilgisayarlı tomografik (BT) ürografi sonuçlarının değerlendirilmesi ve hematürinin nedeninin saptanmasında BT ürografinin etkinliğinin araştırılmasıdır.
Gereç ve Yöntem: Ocak 2007 ile Mayıs 2008 tarihleri arasında makroskopik veya mikroskopik hematürisi bulunan ve kliniğimizde BT ürografi çekilen, yaşları 20 ile 90 ( ortalama 50,5) arasında değişen 59 olgunun (27 kadın, 32 erkek) görüntüleri retrospektif olarak tarandı. Olguların tümünün incelenmesinde 16-dedektörlü çok kesitli BT cihazı ile aynı inceleme protokolü (prekontrast, nefrografik faz, pyelografik faz ) kullanıldı. Alınan ham görüntülerden multiplanar reformat, maksimum intensity projection ve volum rendering teknikleri kullanılarak iki ve üç boyutlu görüntüler oluşturuldu.
Bulgular: Hematürisi bulunan toplam 59 olgunun 6’sında (%10,2) BT ürografi ile hematüriye neden olabilecek herhangi bir bulgu saptanmamıştır. Geriye kalan 53 olguda BT ürografi ile saptanan hematüri nedenleri; taş (n=25), renal hücreli karsinom (n=3), Bosniak kategori 4 renal kist (n=1), renal papiller nekroz (n=1), üreteropelvik bileşke darlığı (n=2), pelvikaliksiyel yapılarda basıya neden olan multiple renal kist (n=8), pelvikaliksiyel yapılarda bası ve dilatasyona neden olan multiple intrarenal lenfadenopati (n=1), üretelyal tümör (n=1) ve mesane anormallikleri (n=11) şeklindeydi. Ayrıca 52 olgunun 41’inde (%79) ekstraüriner bulgu mevcuttu.
Sonuç: BT ürografi hematürili olguların tek bir incelemede kapsamlı olarak değerlendirilebilmesine olanak tanımaktadır. Bu nedenle hematürili olgularda BT ürografi daha kapsamlı bilgi vermesi açısından giderek artan bir kullanım alanına sahip olup bu hastalarda herhangibir kontrendikasyon yoksa ilk tetkik olarak kullanılabilir.
Keywords: Hematüri, bilgisayarlı tomografi, ürografi
Research Article
Serra Özbal Güneş, Yeliz Aktürk, Kerim Bora Yılmaz
Ortadogu Tıp Derg, Volume 10, Issue 2, pp. 119-124
ABSTRACT
Aim: To compare the effectiveness of contrast-enhanced (CCT) and nonenhanced computed tomography (NECT) in the diagnosis of acute appendicitis.
Material and Method: Patients’ reported to have acute appendicitis on abdominal computed tomography (CT) between January 2017 and February 2018 were identified from the radiology database.The images and clinical characteristics of 149 consecutive identified patients (Male/Female=88/61) were evaluated. The specific CT findings of acute appendicitis were recorded separately for NECT and CCT images by one radiologists without knowledge of the identity and final diagnosis of the patients. The sensitivity, specificity, positive and negative predictive values, and accuracy of CT diagnosis for acute appendicitis were compared to the clinical and surgical findings.
Results: Eighty-one (54.4%) of the 149 patients (Males/Females=48/33,age range:18–74 years; mean age:33.6 years) were acute appendicitis. There was no significant difference in mean age, appendiceal diameter, and presenting appendicolith between males and females in NECT and CCT groups (p ranged from 0.113 to 1). Sensitivity, specificity, positive and negative predictive values and accuracy for the diagnosis of acute appendicitis were 97.9%, 94.6%, 95.9% and 97.2%, 96.5%, respectively in patients with NECT; 96.9%, 95.8%, 96.9%, and 95.8%, %96.4, respectively in patients with CCT.
Conclusion: The diagnostic sensitivity, specificity, and accuracy of NECT are similar to CCT for the diagnosis of acute appendicitis. NECT has several advantages for patients with suspected appendicitis in a busy emergency department setting.
Keywords: Appendicitis, computed tomography
ÖZ
Amaç: Akut apandisit tanısının konulmasında intravenöz kontrast madde kullanılarak ve kullanılmadan elde edilen bilgisayarlı tomografi incelemelerinin etkinliğini karşılaştırmaktır.
Gereç ve Yöntem: Acil servise 1 Ocak 2017 ile 1 Şubat 2018 tarihleri arasında akut nontravmatik karın ağrısı ile başvuran, akut apandisitit ön tanısı ile bilgisayarlı tomografi incelemesi yapılan, 18 yaş üstü hastaların medikal kayıtları ve görüntüleme bulguları retrospektif değerlendirildi. Çalışmaya 149 hasta (Erkek/Kadın=88/61) dahil edildi. Bilgisayarlı tomografi görüntüleri, hastaların daha önceki bilgisayarlı tomografi raporunu ve nihai tanısını bilmeyen bir radyolog tarafından değerlendirildi. Akut apandisit tanısında kontrastsız ve kontrastlı bilgisayarlı tomografinin duyarlılığı, özgüllüğü, pozitif ve negatif tahmini değeri, doğruluğu analiz edildi.
Bulgular: Bilgisayarlı tomografide 81/149 hasta (Erkek/Kadın=48/33, yaşları 18–74 arasında; ortalama yaş 33,6) akut apandisit olarak değerlendirildi. Kontrastsız ve kontrastlı bilgisayarlı tomografi ile akut apandisit tanısı konulan erkekler ile kadınlar arasında, yaş, apendiksin çapı, apendikolit görülmesi bakımından anlamlı farklılık saptanmadı (p>0,05). Cerrahi sonuçlarına ve hastaların klinik takiplere göre kontrastsız ve kontrastlı bilgisayarlı tomografinin akut apandisit tanısı koymada duyarlılığı, özgüllüğü, pozitif ve negatif tahmini değeri, doğruluk oranı sırasıyla; %97,9, %94,6%, %95,9 ve %97,2, %96,5 ; %96,9, %95,8, %96,9 ve %95,8, %96,4 bulundu.
Sonuçlar: Akut apandisitin tanısında kontrastsız bilgisayarlı tomografinin, kontrastlı bilgisayarlı tomografi kadar tanısal doğruluğu ve duyarlılığı bulunmaktadır. Hasta yoğunluğunun fazla olduğu acil servislerde kontrast madde kullanılmadan da akut apandisit tanısı koyulabilir.
Keywords: Apandisit, bilgisayarlı tomografi
Research Article
Pınar Tuncel, Onur Ergun, Nurcan Çetin, Tuğba Taşkın Türkmenoğlu, Hasan Ali Durmaz, Baki Hekimoğlu
Ortadogu Tıp Derg, Volume 10, Issue 1, pp. 57-63
ABSTRACT
Aim: SThe aim of this retrospective study was to evaluate the diagnostic adequacy rate, post-procedure complications and radiological parameters of pulmonary lesions that underwent computed tomography (CT) guided percutaneous transthoracic lung biopsy (PTLB) in our clinic.
Material and Method: 228 patients (45 females, 183 males) who underwent CT guided PTLB in our clinic between January 2014 and November 2016 were included in the study. In our study, the radiological parameters of the lesions, post-procedural complications and pathology results were examined. Fine needle aspiration biopsy with a 22 G needle was performed in all lesions with onsite pathologist. In addition, core biopsy was performed in 54 lesions, using an 18 G needle by single needle method.
Results: Of the 228 patients included in our study, 195 were diagnosed and the diagnostic adequacy rate was 85.5%. Pneumothorax was detected in 63 patients (%27,6), pulmonary haemorrhage was detected in 64 patients (%28) in the images taken immediately after the procedure.
Conclusion: CT guided PTLB is a superior and reliable method compared to other procedures that are more invasive in the pathologic diagnosis of pulmonary lesions since PTLB has highly diagnostic adequacy rate, easy to administer and complications with acceptable levels.
Keywords: Lung, computed tomography, image-guided biopsy, fine-needle aspiration, pneumothorax
ÖZ
Amaç: Çalışmamızda retrospektif olarak kliniğimizde bilgisayarlı tomografi (BT) eşliğinde perkütan transtorasik akciğer biyopsisi (PTAB) yapılmış akciğer lezyonlarında, tanısal örnek elde edilme oranlarını, işlem sonrası komplikasyonları ve radyolojik parametrelerin bunlarla ilişkisinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem: Ocak 2014 ve Kasım 2016 tarihleri arasında kliniğimizde BT eşliğinde PTAB yapılmış 228 hasta (45 kadın, 183 erkek) çalışmaya dahil edilmiştir. Çalışmamızda lezyonların radyolojik parametreleri, işlem sonrası varsa komplikasyonlar ve patoloji sonuçları incelenmiştir. Tüm lezyonlara 22 G iğne ile ince iğne aspirasyon biyopsisi yapılmış olup patolog eşliğinde gerçekleşmiştir. 54 lezyona ek olarak tek iğne yöntemiyle 18 G iğne kullanılarak kor biyopsi yapılmıştır.
Bulgular: Çalışmamız dahilindeki 228 hastanın 195’inde tanı elde edilebilmiş olup, tanısal olma oranı %85,5 olarak belirlenmiştir. İşlemden hemen sonra alınan kontrol BT görüntülerinde 63 hastada pnömotoraks (%27,6), 64 hastada pulmoner hemoraji (%28) saptanmıştır.
Tartışma: BT eşliğinde PTAB tanısal olma oranı oldukça yüksek, uygulanması kolay ve komplikasyonları kabul edilebilir düzeylerde olduğundan günümüzde pulmoner lezyonlarının patolojik tanısında daha invaziv olan diğer işlemlere göre üstün ve güvenilir bir yöntemdir.
Keywords: Akciğer, bilgisayarlı tomografi, görüntüleme eşliğinde biyopsi, ince iğne aspirasyon, pnömotoraks