Research Article
Ayşe Şimşek, Bora Baysal
Ortadogu Tıp Derg, Volume 11, Issue 4, pp. 446-449
ABSTRACT
Aim: Congenital heart disease is the most common congenital anomaly in newborns. The aim of this study is to evaluate the frequency, distribution and diagnostic clues of the patients diagnosed with congenital heart disease among newborns in the neonatal intensive care unit.
Materials and Methods: 392 infants with congenital heart disease were evaluated retrospectively in our neonatal intensive care unit between January 2014 and September 2018. The reasons of evaluation, gender and cardiovascular system examination, electrocardiogram, echocardiographic examination were recorded.
Results: 392 infants with congenital heart disease were included in the study. Of the patients, 201 were male (51.3%) and 191 were female (48.7%). The rate of congenital heart disease was found to be 11.7% in our center. The most common acyanotic heart disease was ventricular septal defect 31.3%, atrial septal defect 30.1%, and patent ductus arteriosis 21.6%. In cyanotic heart disease, this was tetralogy of fallot 3.8% and transposition of the great arteries 2.5%. The most common reason for evaluation by pediatric cardiologists was cyanosis in cyanotic heart disease, murmur and respiratory distress in acyanotic heart disease.
Conclusion: Congenital heart diseases constitute approximately one third of all congenital anomalies, so it is an important health problem in the neonatal period. In these patients, early cardiological evaluation is very important for diagnosis and early treatment. The incidence of congenital heart disease among infants in the neonatal intensive care unit is higher than in all live births.
Keywords: neonatal, congenital heart disease, neonatal intensive care
ÖZ
Amaç: Doğumsal kalp hastalıkları, yenidoğanlarda görülen en sık doğumsal anomali nedenidir. Bu çalışmada amacımız, hastanemiz yenidoğan yoğun bakım ünitesinde izlenen bebekler arasında doğumsal kalp hastalığı tanısı alan hastaların sıklık, dağılım ve tanısal ipuçları açısından geriye dönük değerlendirilmesidir.
Gereç ve Yöntem: Ocak 2014 – Eylül 2018 tarihleri arasında yenidoğan yoğun bakım ünitemizde yatan 3350 bebek arasında doğumsal kalp hastalığı tanısı alan 392 bebek geriye dönük olarak değerlendirildi. Bu bebeklerin değerlendirilme nedenleri, cinsiyetleri ve kardiyovasküler sistem muayenesi, elektrokardiyogram, ekokardiyografik inceleme ile koyulmuş tanıları kaydedildi.
Bulgular: Doğumsal kalp hastalığı tanısı alan 392 bebek çalışmaya dahil edildi. Hastaların 201’ i erkek (%51,27) , 191’ i kız (%48,72) idi. Merkezimizde doğumsal kalp hastalığı sıklığını %11,7 olarak bulduk. En sık görülen asiyanotik kalp hastalıkları sırası ile ventriküler septal defekt %31,3, atriyal septal defekt %30,1, patent duktus arteriozus %21,6 iken, siyanotik kalp hastalıkları fallot tetralojisi %3,8 ve büyük arter transpozisyonu %2,5 idi. Hastaların çocuk kardiyoloji tarafından en sık değerlendirilme nedeni siyanotik kalp hastalıklarında siyanoz iken, asiyanotik kalp hastalıklarında üfürüm ve solunum sıkıntısı idi.
Sonuç: Doğumsal kalp hastalıkları, tüm doğumsal anomaliler içerisinde yaklaşık üçte bir gibi büyük bir kısmı oluşturmaktadır, bu nedenle yenidoğan döneminde önemli bir sağlık sorunudur. Bu hastalarda erken kardiyolojik değerlendirme tanı ve erken tedavi için çok önemlidir. Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde izlenen bebekler arasında doğumsal kalp hastalığı sıklığı tüm canlı doğanlara göre daha yüksektir.
Keywords: yenidoğan, doğumsal kalp hastalığı, yenidoğan yoğun bakım
Research Article
Hakan Çökmez, Çetin Aydın
Ortadogu Tıp Derg, Volume 11, Issue 4, pp. 415-421
ABSTRACT
Aim: Our aim in this study was to determine the current location of toxoplasma screening in prenatal follow-up by presenting seroprevalence in pregnant women who applied for prenatal follow-up and applied serological tests for toxoplasma.
Material and Methods: This retrospective study was conducted between the ages of 15-49 and pregnant women who applied to our clinic for prenatal follow-up and who underwent Toxoplasma gondii (t.gondii) serological tests. Age, place of birth, and anti-t.gondii immunoglobulin (Ig) M and G data were obtained by screening hospital records. Cases were grouped according to their place of birth and analyzed for toxoplasma seropositivity.
Results: Of the 817 pregnant women included in the study, 296 (36.2%) had anti-t.gondii IgG positive. In terms of seropositivity of anti-t.gondii IgG, there was a significant difference between the patients of Aegean Region (30.1%) and patients of Southeast Anatolia (47.1%) (p <0.05). Also toxoplasmosis seroprevalence Turkey’s west of the origin of the patient group (29.5%) compared to the Syrians patients (45.7%) was significantly lower (p <0.05).
Conclusion: In west of Turkey, due to the high sensitivity of toxoplasma infection associated with lower toxoplasma seroprevalence compared to the east, intended to prevent the risk of congenital toxoplasmosis can be increased we recommend at least region-based prenatal toxoplasma scanning.
Keywords: toxoplasma, toxoplasmosis, congenital, seroepidomiologic studies
ÖZ
Amaç: Bizim bu çalışmadaki amacımız, kurumumuza prenatal takip için başvurmuş ve toksoplazma için serolojik testler uygulanmış gebelerde seroprevalans değerini ortaya koyarak, prenatal takipte toksoplazma taramasının güncel yerini belirlemektir.
Gereç ve Yöntemler: Bu retrospektif çalışmaya 15-49 yaş aralığında olup, prenatal takip amacıyla kliniğimize başvurmuş ve Toxoplasma gondii (t.gondii) serolojik testleri uygulanmış gebeler alındı. Olguların yaş, doğum yerleri, ve anti-t.gondii immunglobulin (Ig) M ve G verileri hastane kayıtları taranarak elde edildi. Olgular doğum yerlerine göre gruplandırıldı ve toksoplazma seropozitivitesi açısından karşılaştırılarak analiz edildi.
Bulgular: Çalışmaya alınan 817 gebenin 296’sında (%36,2) anti-t.gondii IgG pozitifti. Anti-t.gondii IgG seropozitivitesi bakımından Ege Bölgesi kökenli hasta grubu (%30,1) ile Güneydoğu Anadolu kökenli hasta grubu (%47,1) arasında anlamlı fark vardı (p<0,05). Ayrıca toksoplazma seroprevalansı Türkiye’ nin batısından kökenli hasta grubunda (%29,5) Suriyeli hasta grubuna göre (%45,7) anlamlı derecede düşüktü (p<0,05).
Sonuçlar: Türkiye’nin batısında, doğuya kıyasla düşük toksoplazma seroprevalansı ile ilişkili yüksek toksoplazma enfeksiyonu duyarlılığı nedeniyle, konjenital toksoplazmoz riskini önleme amaçlı, en azından bölge tabanlı prenatal toksoplazma taraması yapılmalıdır.
Keywords: toksoplazma, toksoplazmozis, doğumsal, seroepidemiyolojik çalışmalar
Research Article
Derya Aydın şahin
Ortadogu Tıp Derg, Volume 10, Issue 3, pp. 356-360
ABSTRACT
Aim: Congenital heart disease is the most common congenital anomaly in newborns. The aim of this study is to evaluate the congenital heart disease in newborns referred to the pediatric cardiology outpatient clinics.
Material and Method: A total of 607 patients admitted to the Pediatric Cardiology Outpatient Clinics between March 2017 and June 2018 during the first 30 days of life were evaluated retrospectively. Electrocardiogram was performed on all newborns. The cardiovascular system examination, electrocardiogram evaluation and echocardiography were performed to all newborns.
Results: 271 (44.6%) of the patients were female. The mean age and weight was 12.25±8.93 days (0-30 days) and 3.57 ± 0.64 kg (1.85-6.0), respectively. The most frequent presenting cause was murmur. 19 of the patients have congenital anomaly. The most frequently detected anomaly was Down syndrome. Echocardiographic evaluation showed no abnormal findings in 168 (27.7%) of the patients. The most common congenital heart disease was atrial septal defect and secondly ventricular septal defect.
Conclusion: Echocardiographic examination was normal in most of the patients. The most frequent presenting cause was murmur. Echocardiographic examination should be performed on patients suspected of having congenital heart disease because the patients may have any different findings and symptoms during neonatal period. Early cardiologic evaluation is very important in the early diagnosis and treatment of congenital heart diseases.
Keywords: Pediatric cardiology outpatient clinics, echocardiography, congenital heart disease, newborn
ÖZ
Amaç: Doğumsal kalp hastalığı yenidoğanlarda en sık görülen doğumsal anomalidir. Çalışmamızın amacı çocuk kardiyoloji polikliniğine başvuran yenidoğan dönemindeki olguları doğumsal kalp hastalığı yönünden değerlendirmektir.
Gereç ve Yöntem: Mart 2017- Haziran 2018 tarihleri arasında çocuk kardiyoloji polikliniğine yaşamın ilk 30 gününde başvuran 607 vaka geriye dönük olarak değerlendirildi. Tüm olgulara elektrokardiyogram çekildi. Kardiyovasküler sistem muayenesi, Elektrokardiyogram değerlendirilmesi ve ekokardiyografi yapıldı.
Bulgular: Olguların 271'si (%44,6) kız idi. Ortalama yaşı 12,25±8,93 gün (0-30gün) ve kilosu 3,57±0,64 kg (1,85-6,0) idi. En sık başvuru nedeni üfürüm idi. Hastaların 19'unda ek anomali mevcuttu, en sık saptanan anomali ise Down sendromu idi. Ekokardiyografik değerlendirmede hastaların 168’inde (%27,7) herhangi bir anormal bulguya saptanmadı. En sık tespit edilen doğumsal kalp hastalığı atriyal septal defekt idi, ikinci sıklıkta ise ventriküler septal defekt idi.
Sonuç: Çocuk kardiyoloji polikliniğine en sık başvuru nedeni üfürüm olup olguların çoğunun ekokardiyografisi normal idi. Yenidoğan döneminde doğumsal kalp hastalığı bulguları farklılık gösterebileceği ve hatta hiçbir bulgu vermeyebileceği için şüphe duyulan hastalarda mutlaka ekokardiyografik inceleme yapılmalıdır. Erken kardiyolojik değerlendirme kalp hastalıklarının erken tanı ve tedavisinde çok önemlidir.
Keywords: Çocuk kardiyoloji polikliniği, ekokardiyografi, doğumsal kalp hastalığı, yenidoğan
Case Report
Hüseyin Kandemir, Çağlar Alp, Muhammed Karadeniz, Taner Sarak, Murat Tulmaç
Ortadogu Tıp Derg, Volume 10, Issue 2, pp. 205-208
ABSTRACT
Single coronary artery anomaly is a rare anomaly in which the right and left coronary arteries arise from a single ostium from the sinus valsalva and feeds whole heart. Most of the cases may be asymptomatic but can cause angina, syncope, myocardial infarction and sudden cardiac death. It is especially important to be diagnosed in terms of association with other congenital anomalies and the risk of encountering clinical scenarios such as sudden death in young age. Therefore a case was presented with a single coronary artery anomaly and angina complaints in this article.
Keywords: Congenital anomaly, chest pain, coronary arteries
ÖZ
Tek koroner arter anomalisi, sağ ve sol koroner arterlerin sinüs valsalvadaki tek bir ostiyumdan çıktığı ve tüm kalbi beslediği nadir görülen bir anomalidir. Olguların büyük kısmında asemptomatik olmakla beraber anjina, senkop, miyokard infarktüsü ve ani kardiyak ölüme neden olabilir. Özellikle genç yaşta ani ölüm gibi klinik tablolarla karşılaşma riski olması ve diğer konjenital anomalilerle olan birlikteliği açısından tanı konması önemlidir. Bu nedenle bu yazıda tek koroner arter anomalisi olan ve anjina yakınması ile başvuran bir hasta sunulmuştur.
Keywords: Konjenital anomali, göğüs ağrısı, koroner arterler
Case Report
Engin Eren Kavak, Serkan Tursun, Şenay Arıkan Durmaz, Aydın Çifci
Ortadogu Tıp Derg, Volume 9, Issue 2, pp. 92-94
ABSTRACT
Congenital adrenal hyperplasia (CAH) are less frequent after the adolescent period and late-onset cases that are mostly diagnosed in the course of investigating for oligomenorhea and hirsutism. Female patients who evaluated in the clinics for especially polycystic ovary syndrome should be taken into account this diagnosis in with consideration.
Keywords: congenital adrenal hyperplasia, hirsutism, polycystic ovary syndrome
ÖZ
Konjenital adrenal hiperplazi (KAH) adolesan dönemden sonra daha az görülmektedir ve bu geç başlangıçlı olan vakalar daha çok oligomenore ve hirsutizm nedeniyle araştırılırken tanı almaktadırlar. Özellikle polikistik over sendromu nedeniyle poliklinikte araştırılan kadın hastalarda bu tanının da göz önünde bulundurulmasına dikkat edilmelidir.
Keywords: konjenital adrenal hiperplazi, hirsutizm, polikistik over sendromu