Research Article
Serden Ay
Ortadogu Tıp Derg, Volume 10, Issue 4, pp. 423-426
ABSTRACT
Aim: By the dissemination of laparoscopic colorectal surgery there are many studies comparing the laparoscopic and open surgery. One of the parameters that are compared is the dissected lymph node number. The guidelines offer that there should be a minimum number of 12 lymph nodes for the staging of colorectal cancer. It is reported that only 48% of the resections achieve this number. In this study aims to compare the number of lymph nodes resected in laparoscopic and open colorectal cancer surgery.
Material and Method: The files of the patients who had colorectal surgery in our clinic in between January 2011 and January 2013 were retrospectively evaluated. The patients were divided into two groups as laparoscopic and open surgery groups. Patients’ age, gender, preoperative diagnosis, tumor stage, surgical method, resected lymph node number and positivity of lymphatic metastasis were recorded. The groups were compared according to lymph node features.
Results: There were 55 patients with colorectal surgery [17(31%) laparoscopic and 38(69%) open surgery]. The mean age of the patients was 63.9±12.9, the groups were similar in terms of age, gender and the tumor stage. The mean dissected lymph node number was 17.2±4.8 for laparoscopy group and 18.7±5.2 for open surgery group. This difference was not statistically significant (p>0.05). There is no difference in between the groups in terms of metastatic lymph node numbers.
Conclusion: Laparoscopic surgery is as effective as open surgery in term of harvested lymph nodes. For the reliable tumor staging the surgeon and the pathologist should work together.
Keywords: Laparoscopic surgery, lymph node, colorectal surgery
ÖZ
Amaç: Laparoskopik kolorektal cerrahinin artmasıyla birlikte laparoskopik ve açık cerrahiyi karşılaştıran bir çok
çalışma yapılmaya başlanmıştır. Karşılaştırma parametrelerinden bir taneside yeterli sayıda lenf nodunun çıkartılıp
çıkartılmadığıdır. Yerinde bir kolorektal kanser evrelemesi için kılavuzların tavsiyesi 12’den aşağı lenf nodu çıkartılmaması
gerektiği yönündedir. Literatürde kolorektal rezeksiyonların yalnızca %48’inde bu sayıya ulaşıldığı
bildirilmiştir. Biz çalışmamızda laparoskopik kolorektal cerrahi ile açık cerrahinin lenf nodu diseksiyonu sayısı ve
özellikleri üzerine etkisini değerlendirmeyi amaçladık.
Gereç ve Yöntem: Hastanemiz genel cerrahi kliniğinde Ocak 2011-Ocak 2013 tarihleri arasında kolorektal kanser
cerrahisi uygulanan hastalara ait dosyalar retrospektif olarak tarandı. Hastalar açık cerrahi ve laparoskopik cerrahi
uygulananlar olarak iki gruba ayrıldı. Hastaların yaş, cins, ameliyat öncesi tanıları, tümör evreleri, yapılan ameliyatın
şekli, çıkarılan lenf nodu sayısı ve lenf nodlarında metastazın olup olmadığı kaydedildi. Gruplar lenf nodu
özellikleri açısından karşılaştırıldı.
Bulgular: Toplamda 55 hastaya kolorektal kanser cerrahisi uygulanmıştı. Bunların 17 (%31)’sine laparoskopik,
38 (%69)’ ine açık kolon cerrahisi uygulanmıştı. Hastaların yaş ortalaması 63,9±12,9 idi. Gruplar yaş, cinsiyet ve
tümör evresi yönünden benzerdi. Laparoskopik cerrahide çıkartılan lenf nodu sayısı ortalama 17,2±4,8 iken açık
cerrahide bu oran 18,7±5,2 idi. Bu fark istatistiksel olarak benzerdi (p>0,05). Metastatik lenf nodları değerlendirildiğinde
ise iki grup arasında fark yoktu.
Sonuç: Çıkartılan lenf nodları bakımından laparoskopik cerrahi açık cerrahi kadar etkindir. Yerinde cerrahi evreleme
yapılabilmesi için cerrah ve patologun beraber çalışması gerekmektedir.
Keywords: Laparoskopik cerrahi, lenf nodu, kolorektal cerrahi
Research Article
Özgür Albuz, Hakan Buluş, Mustafa Doğan, Arzu Boztaş
Ortadogu Tıp Derg, Volume 10, Issue 2, pp. 98-102
ABSTRACT
Aim: Laparoscopic appendectomy is increasingly accepted as the operation of choice in patients with suspected or confirmed acute appendicitis. The aim of the current study was to evaluate the effectiveness of appendiceal stump closure using stapler.
Material and Method: 24 patients with acute appendicitis who underwent laparoscopic appendectomy between April 2016 - June 2016 were included in the study. It was a retrospective reviewed. Informed consent of each subject and approval of the Local Ethics Committee was obtained. The patients who had signed the informed consent form were included in the study. Patients with immuno suppression, diabetes mellitus, using steroid medications, under the age of 18, over 65 were excluded. Additionally, cases diagnosed as plastrone appendicitis, who had history of abdominal surgery and negative appendectomy proven macroscopically and histopathologically were excluded.Medical records were screened retrospectively, in terms of hospitalization time, duration of operation, return to work, rate of return, stump leak, wound infection rate and cost.
Results: Laparoscopic appendectomy was performed in 24 patients that is 16 males and 8 females (mean age of 33.1 years; range of 16 to 65 years). Mean hospital stay was 2,8 days (range 2–6 days). Only one patient had post-operative wound infections (4%). Conversion rate was 0%. No appendiceal stump leaks or intra-abdominal abscess occurred. Mean operative time was 13 (7-21) minute . In addition, time to the onset of oral feeding and normal daily activity were recorded and were 16 (12-26) hours, 3.8 (3-9) days respectively. Use of stapler for closure of the appendicular stump increased the current cost of 320$(total 940$).
Conclusion: Our study showed that appendectomy with a stapler can be done as a fast, safe and comfortable procedure due to its advantages of low morbidity, early oral intake and return to daily activities. However, use of stapler for closure of the appendicular stump increase the current cost.
Keywords: Laparoscopic appendectomy, linear stapler, appendiceal stump, cost
ÖZ
Amaç: Akut apandisit şüphesi veya doğrulanmış hastalarda laparoskopik apandisit ameliyatı giderek artan bir tercihtir. Bu çalışmanın amacı stapler kullanımının appendiks güdüğünün kapatılmasındaki etkinliğini değerlendirmektir.
Gereç ve Yöntem: Akut apandisit tanısıyla Nisan 2016- Haziran 2016 tarihleri laparoskopik apandektomi uygulanan 24 hasta çalışmaya dahil edilmiştir. Çalışma retrospektif olarak planlanmıştır. Her bir konunun bilgilendirilmiş onayı ve Yerel Etik Komitesi onayı alındı. Bilgilendirilmiş onam formunu imzalayan hastalar çalışmaya dahil edildi. İmmün baskılama, diabetes mellitus, 18 yaş altı steroid ilaçları, plastrone apandisit tanısı alan, karın cerrahisi öyküsü olan ve makroskopik ve histopatolojik olarak kanıtlanmış negatif appendektomi yapılan hastalar hariç tutuldu. Hastanede kalış süresi, çalışma süresi, işe geri dönüş, geri dönüş oranı, güdük sızıntısı, yara enfeksiyon hızı ve maliyet açısından tıbbi kayıtlar retrospektif olarak tarandı.
Bulgular: 16 erkek ve 8 kadın olan 24 hastaya laparoskopik apandektomi uygulandı. (ortalama yaş 33.1 – yaş aralığı 15-65 arasıdır) 24 hastada stapler kullanılarak laparoskopik appendektomi uygulamıştır. Ortalama hastane yatış süresi 2,8 gündür(2-6 gün aralığında). Sadece 1 hastada postoperatif yara yeri enfeksiyonu olmuştur (%4). Dönüşüm oranı %0 ‘dır. Appendiks güdüğünün açılması veya abse formasyonu vuku bulmamıştır (%4). Ameliyat süresi ortalama 13 (7-21) dakika, ilk oral gıdaya ve normal günlük aktiviteye başlama zamanı ise sırasıyla; 16 (12- 26) saat, 3,8 (3-9) gün olarak bulunmuştur. Bunlara ek olarak mevcut maliyet 320 USD artırmıştır.
Sonuç: Çalışmamız, stapler ile yapılan appendektominin , düşük morbidite, erken oral alım ve günlük aktivitelere dönme avantajlarından dolayı, hızlı, güvenli ve konforlu bir prosedür olarak yapılabileceğini göstermiştir. Bununla birlikte, appendiks güdüğünün kapatılması için stapler kullanımı mevcut masrafı arttırır.
Keywords: Laparoskopik appendektomi, düz stapler, appendiks güdüğü, maliyet
Research Article
Serkan Arslan, Erol Basuguy, Hikmet Zeytun, Mehmet Serif Arslan, Bahattin Aydoğdu, Salih Bayram, Mehmet Hanifi Okur, Abdurrahman Onen
Ortadogu Tıp Derg, Volume 9, Issue 2, pp. 56-60
ABSTRACT
Aim: In this study, we aimed to present results of patients operated for varicocele in adolescent age group.
Materials and method: Files of patients who treated for varicocele were retrospectively investigated between February 2012 and February 2016. Patients were evaluated according to demographic data, clinical complaints, physical examination findings and scrotal color doppler ultrasonography outcomes.Varicoceles were staged according to the classification to assess the diameters of dilated veins which described by Hoekstra et al. Patients who symptomatic Stage 2-3 varicocele and reduced testicle size were operated. Outcomes and complications of treatment were recorded.
Results:Fourteen patients with a mean age of 13±2 (10-16) were evaluated. All patients presented with scrotal pain and swelling. Varicocele was at the left side in all patients. Seven (50%) patients were stage 2 and 7 (50%) stage 3. The surgery was performed with laparoscopic Palomo method. Mean operational time was 28±4 (20-45) minutes. None of the patients developed complication during surgery. Mean duration of hospitalization was 2 days (1-3) and mean follow-up was 12±9 (3-48) months. Varicoceles were resolved in 11 and regressed to stage 1 from 3 in 3 patients. No recurrence occurred. Only one patient (7%) developed hydrocele.
Conclusion: Laparoscopic Palomo is an advantagous method with high success, low complications, less pain, early return to social life and good cosmetic results. Furthermore, thoracoport prepared using a glove in single port laparoscopy can be preferred due to low cost and easy accessibility.
Keywords: Palomo, varicocele, adolescents, laparoscopy
ÖZ
Amaç: Bu çalışmanın amacı adölesan yaş grubunda varikosel nedeniyle cerrahi tedavi yapılan hastaların sonuçlarını sunmaktır.
Gereç ve Yöntem: Şubat 2012- Şubat 2016 tarihleri arasında varikosel nedeniyle ameliyat edilen hastaların dosyaları geriye dönük olarak incelendi. Hastalar, demografik verileri, klinik şikâyetleri, fizik muayene bulguları ve radyolojik olarak skrotal renkli doppler ultrasonografi (US) sonuçları ile değerlendirildi. Varikosel, Hoekstra ve ark. yaptığı dilate ven çapının değerlendirildiği sınıflamaya göre evrelendirildi. Semptomatik evre 2 - 3 varikosel ve testis boyutlarında küçülme olan hastalara cerrahi yapıldı. Tedavi sonuçları ve komplikasyonları kaydedildi.
Bulgular: Yaş ortalaması 13±2 (10-16) olan 14 hasta değerlendirildi. Hastaların tamamı skrotumda ağrı ve şişlik şikayetleri ile başvurmuşlardı. Hastaların tümünde varikosel sol tarafta idi. Hastaların 7’si (%50) evre 2, 7’si (%50) evre 3 idi. Cerrahi yöntem olarak laparoskopik Palomo yöntemi uygulandı. Ortalama ameliyat süresi 28±4 (20-45) dakika. Ameliyat sırasında hiçbir hastada komplikasyon yaşanmadı. Ortalama hastanede kalış süresi 2 gün (1-3) idi. Ortalama ameliyat sonrası izlem 12±9 (3-48) ay idi. Kontrolde hastaların 11’inde varikosel düzeldi, 3 hastada ise evre 3’ten evre 1’e geriledi. Nüks görülmedi. Sadece bir hastada (%7) hidrosel gelişti.
Sonuç: Laparoskopik Palomo yöntemini yüksek başarı, düşük komplikasyon oranı, daha az ağrı, kısa sürede sosyal yaşama dönüş, iyi kozmetik sonuç gibi faydaları sebebiyle avantajlı bir yöntemdir. Ayrıca single port laparoskopide ise eldiven yardımı ile hazırlanan torakoport düşük maliyet ve kolay ulaşılabilir olması sebebiyle tercih edilebilir.
Keywords: Palomo, varikosel, adölesan, laparoskopi