Research Article
Ahmet Issın, Nizamettin Koçkara
Ortadogu Tıp Derg, Volume 11, Issue 4, pp. 468-471
ABSTRACT
Aim: This study determines the current anesthetic approach for the reduction of a Colles fracture among Turkish orthopedists.
Material and Method: An online survey was conducted to determine the approach and beliefs about anesthetic use in fracture reduction among Turkish orthopedists who are registered to Turkish orthopedic communities by sending them invitations.
Results: Approximately 50% of the Turkish orthopedists never use anesthetic methods for the reduction of Colles fractures. This rate is 72% for residents. Most common excuses for such a practice were to finish the job quickly (53%) and belief of unnecessariness of the anesthesia in such a quick procedure (58%).
Conclusion: Most of the Colles fractures in Turkey are being reduced without any kind of anesthesia. More than a half of the Turkish orthopedists do not believe the necessity of anesthesia in such a quick procedure. Risky and time-consuming anesthetic methods for such a quick procedure are not approved by the majority of Turkish orthopedists.
Keywords: fracture, reduction, anesthesia, Colles, Turkish
ÖZ
Amaç: Bu çalışmayla Türk ortopedistlerin Colles kırığı redüksiyonu yaparken kullandıkları anestezi yaklaşımını ve bunun nedenlerini belirlemek amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem: Türk ortopedi cemiyetlerine üye hekimlere davetiye gönderilerek çevrimiçi anketimize katılmaları istenmiştir.
Bulgular: Türk ortopedistlerin takriben %50’si Colles kırığı redüksiyonu için herhangi bir anestezik yöntem kullanmamaktadır. Bu oran asistanlarda %72’dir. Anestezik yöntem kullanmama için en sık bahaneler %58 ile “bu kadar kısa bir işlem için anestezi gerektiğine inanmama” ve %53 ile “işi çabuk bitirmek için”dir.
Sonuçlar: Türkiye’de Colles kırıklarının çoğu hiçbir anestezik yöntem kullanılmadan redükte edilmektedir. Türk ortopedistlerin yarısından fazlası bu işlem sırasında anestezinin gerekliliğine inanmamaktadır. Bu kadar basit ve kısa bir işlem için riskli ve uzun anestezik yöntemlerin kullanılması Türk ortopedistlerinin çoğunun onayladığı bir yöntem değildir.
Keywords: kırık, redüksiyon, anestezi, Colles, Türk
Research Article
Anıl Taşkesen, Yüksel Uğur Yaradılmış, Kasım Kılıçarslan, Mehmet Asiltürk, İsmail Demirkale, Murat Altay
Ortadogu Tıp Derg, Volume 11, Issue 4, pp. 433-438
ABSTRACT
Aim: Leg length discrepancy (LLD), instability and periprosthetic infection are most common reasons patient complaint after total hip replacement (THR) surgery. Degree of soft tissue release in operating room may mislead us about LLD. The objective of this study is to report the effect of the anesthesia type on leg lengthening amount.
Material and Method: In this study, 36 primary coxarthrosis patients who underwent THR surgery in two different medical centers under different types of anesthesia during2016-2017 were enrolled retrospectively. Patients are divided into two groups. Group 1 (n:18) who underwent general anesthesia, group 2 (n:18) who underwent regional anesthesia. Distance between greater trochanter-ischial tuberocity (GT-IT) is measured radiologically for leg lengthening, umbilicus-medial malleolus distance is measured clinically for LLD. Harris hip score (HHS) is measured for functional scoring.
Results: The average follow-up time was 13 months (12-15 months). No deep infection or neurovascular damage were seen in patients. According to GT-IT distance, leg lengthening was 19.76±9.83 mm in group 1 and 3.2±3.96 in group 2 (p:0.000*). According to 12 month umbilicus-medial malleolus distance, 9 patients experienced leg lengthening (<2cm) and 9 patients had no LLD in group 1 where 3 patients experienced leg shorthening (<1cm), 5 patients experienced leg lengthening (<1cm) and 11 patients had no LLD in group 2. Average HHS was 77.17±4.4 in group 1 where 78.64±5.73 in group 2 (p:0.410). When all patients were considered 12 patients (33%) experienced 1-10 mm lengthening, 4 patients (11%) experienced 10-20 mm lengthening. HHS was 79.62 in patients with no LLD, 77.41 in 1-10 mm LLD, 75.21 in 10-20 mm LLD (p:0.140)
Conclusion: In THR surgery, leg lengthening is seen in patients whom underwent general anesthesia more than regional anesthesia patients. We think that this is because soft tissue relaxation is more significant after general anesthesia.
Keywords: total hip artroplasty, leg length discrepancy, general anesthesia, regional anesthesia
ÖZ
Amaç: Total kalça artroplastisi sonrası ekstremite eşitsizliği, instabilite ve enfeksiyondan sonrası en sık hasta şikayet nedenidir. Kullanılan anestezi yöntemine göre yumuşak doku gevşemesindeki değişkenlik bacak uzunluk eşitsizliği konusunda bizi yanıltabilir. Çalışmamızda total kalça protezi ameliyatında anestezi tipinin bacak uzuma miktarına etkisini araştırdık.
Gereç ve Yöntem: Çalışmamızda 2016-2017 tarihleri arasında iki farklı merkezde ameliyat edilen ve anestezi türleri farklı olan 36 primer koksartrozlu hasta retrospektif olarak değerlendirildi. Hastalar genel anestezi uygulananlar [Grup 1 (n:18)] ve rejyonel anestezi uygulananlar [Grup 2 (n:18)] olarak ayrıldı. Hastalar radyolojik olarak trokanter minör - tuberkulum iskiadikum mesafesi (T.İ.-T.M.) ile uzama miktarı, umblicus - medial malleol ölçümü ile bacak uzunluk eşitsizliği belirlendi. Fonksiyonel değerlendirme için hastalara Harris kalça skoru yapıldı.
Bulgular: Ortalama takip süresi 13 ay (12-15 ay) idi. Vakaların hiçbirinde derin enfeksiyon ya da damar-sinir yaralanması görülmedi. T.İ.- T.M. mesafesine göre bakıldığında Grup 1’de 19,76 ± 9,83 mm Grup 2’de 3,2 ± 3,96 mm uzama gözlendi (p=0.000*). Hastaların 12. ay umblikus – medial malleol ölçümlerinde Grup 1 de 9 hastada ameliyat edilen bacakta uzama (<2cm) gözlenirken 9 hastada ekstremiteler eşit gözlendi. Grup 2 de 3 hastada kısalık (<1 cm), 5 hastada uzama (<1 cm), 11 hastada ise ekstremiteler eşit gözlendi. Grup 1’deki hastaların ortalama Harris Kalça Skorları 77,17±4,4, Grup 2’deki hastaların ise 78,64±5,73 olarak bulundu (p=0,410). Grup ayrımı gözlenmeksizin hastaları 12’sinde (%33) 1-10mm uzama, 4 ünden (%11) 10-20 mm bacak eşitsizliği görüldü. Harris kalça skorları bacak uzunluk farkı olmayan hastalarda 79,62, 1-10 mm hastalarda 77,41, 10-20 mm olan hastalarda 75,21 olarak bulundu (p=0,140).
Sonuç: Total kalça protezinde cerrahide genel anestezi uygulaması rejyonel anesteziye göre patolojik tarafta uzamaya neden olmaktadır. Bunun nedeni genel anestezinin daha çok yumuşak doku gevşemesi yapması olduğunu düşünmekteyiz.
Keywords: total kalça protezi, bacak uzunluk eşitsizliği, genel anestezi, rejyonel anestezi
Research Article
Hakan Tapar, İlhan Bahri Delibaş, Serkan Doğru, Tuğba Karaman, Serkan Karaman, Hatice Yılmaz Doğru, Olcayto Uysal, Mustafa Süren, Gülşen Genç Tapar
Ortadogu Tıp Derg, Volume 11, Issue 3, pp. 309-314
ABSTRACT
Aim: After spinal anesthesia, there are studies investigating the hypotension, ephedrine need and sensory block level according to the weight or abdominal circumference of the pregnant woman. Pregnant’s weight or abdominal circumference is a rough description of the uterine content (the weight of the fetus, the weight of the placenta and amount of the amniotic fluid). The aim of this study was to investigate the relationship between weight of the fetus, weight of the placenta and amount of the amniotic fluid and the ephedrine need after spinal anesthesia.
Material and Method: Fifty-one parturients who underwent cesarean section with spinal anesthesia were included in the study. 12.5 mg hyperbaric bupivacaine was injected into the subarachnoid space at the L3-4 intervertebral level. After spinal anesthesia, hypotension was defined as systolic blood pressure <100 mmHg or 30% decrease compared to baseline. Ephedrine (5 mg) was administered when hypotension was present. Bradycardia was defined as heart beat <60 beats / min. Atropine (0.5 mg) was made when bradycardia was present. Before spinal anesthesia and after spinal anesthesia, blood pressure values at 2, 5, 10, 20 and 30th minutes were recorded. At the end of the study, blood pressure variation, ephedrine and atropine requirement were evaluated according to fetus weight, placenta weight and amnion fluid amount.
Result: No significant correlation was found between fetal weight, placenta weight, amniotic fluid index and ephedrine requirement (r = 0.063, p = 0.660; r = 0.093, p = 0.518; r = 0.162, p = 0.257, respectively).
Conclusion: After spinal anesthesia, there are no relation between amount of the ephedrine used and fetal weight, placenta weight, amniotic fluid amount in pregnant women.
Keywords: cesarean section, spinal anesthesia, ephedrine, fetus, placenta, amniotic fluid
ÖZ
Amaç: Spinal anestezi sonrası gebenin kilosu veya karın çevresine göre hipotansiyon, efedrin ihtiyacı ve duysal blok seviyesini araştıran çalışmalar vardır. Gebenin kilosu veya karın çevresi uterus içeriğinin (fetüs ağırlığı, plesenta ağırlığı ve amniyon sıvı miktarı) kaba bir tasviridir. Bu çalışma ile amacımız fetüs ağırlığı, plesanta ağırlığı ve amnion sıvı miktarı ile spinal anestezi sonrası hipotansiyon ve efedrin ihtiyacı arasındaki ilişkiyi araştırmaktır.
Gereç ve Yöntem: Elektif şartlarda spinal anestezi ile sezaryen planlanan 51 gebe çalışmaya alındı. Gebelere standart dozda L3-4 intervertebral aralıktan 12,5 mg hiperbarik bupivakain uygulandı. Spinal anestezi sonrası hipotansiyon sistolik kan basıncı <100 mmHg veya bazal değere göre %30 azalma olarak tanımlandı. Hipotansiyon olduğunda efedrin (5 mg) yapıldı. Bradikardi kalp tepe atımı <60 atım/dakika olarak tanımlandı. Bradikardi olduğunda atropin (0,5 mg) yapıldı. Spinal anestezi öncesi ve spinal anestezi sonrası 2, 5, 10, 20 ve 30’uncu dakika kan basıncı değerleri kaydedildi. Çalışma sonunda fetüs ağırlığı, plesenta ağırlığı ve amniyon sıvı miktarına göre kan basıncı değişikliği, efedrin ve atropin ihtiyacı değerlendirildi.
Bulgular: Fetüs ağırlığı, plesenta ağırlığı ve amnion sıvı indeksi ile efedrin ihtiyacı arasında önemli bir korelasyon bulunmadı (sırasıyla r =0,063, p =0,660; r =0,093, p =0,518; r =0,162, p =0,257).
Sonuç: Gebelerde spinal anestezi sonrası hemodinamik değişiklikler, kullanılan efedrin ve atropin miktarı ile fetüs ağırlığı, plesenta ağırlığı ve amnion sıvı miktarı arasında bir ilişki yoktur.
Keywords: sezaryen, spinal anestezi, efedrin, fetüs, plesenta, amniyon sıvı