Research Article
Eda Şimşek
Ortadogu Tıp Derg, Volume 10, Issue 4, pp. 427-430
ABSTRACT
Aim: Enuresis nocturna (EN) is a condition that is characterized by frequent intermittent night-time incontinence in children. The aim of this study was to investigate the effect of tonsillectomy and adenoidectomy on EN in patients with tonsil hypertrophy and adenoid hypertrophy.
Material and Method: Thirty pediatric patients who were admitted to urology clinic between May 2015 and May 2016, who had completed toilet training and who were diagnosed with enuresis nocturna between the ages of 5 and 16 and had open mouth, snoring, breathing in sleep, were included in the study. A detailed ear,nose,throat examination and flexible endoscopic examination were performed in all patients. Patients were grouped according to tonsil and adenoid size. Demographic and examination findings of the patients were recorded. Patients were operated according to the condition of tonsils and adenoids, and 6 months later, control was performed.
Results: The mean age of the participants was 9.36 ± 2.85. While 21 (70%) patients underwent adenoidectomy, 5 (16.6%) patients underwent tonsillectomy and 4 (13.3%) underwent tonsillectomy and adenoidectomy. Postoperative follow-up 6 months later, 15 (71.4%) patients underwent adenoidectomy and 1 (20%) underwent tonsillectomy, and 2 (50%) patients who underwent tonsillectomy and adenoidectomy were completely followed by the disappearance of complaints nocturnal enuresis. Thus, in the preoperative and postoperative 6th month evaluation, there was a statistically significant difference in the improvement of complaints of enuresis nocturna after surgery (p‹0.01).
Conclusion: In conclusion, surgery for upper airway obstruction due to tonsil and adenoid hypertrophy in enuresis nocturna patients may contribute to the reduction of complaints of enuresis nocturna.
Keywords: Tonsillectomy, adenoidectomy, enuresis nocturna
ÖZ
Amaç: Enürezis nokturna (EN) çocuklarda sık görülen aralıklı gece idrar kaçırmaları ile karakterize olan bir durumdur. Üst solunum yolu obstrüksiyonun pediatrik popülasyonda en önemli nedenlerinin başında tonsil ve adenoid hipertrofileri gelmektedir. Bu çalışmada tonsil hipertofisi ve adenoid hipertrofisi tanısı alan hastalarda tonsillektomi, adenoidektominin ve adenotonsillektominin EN üzerine etkisini incelenmesi amaçlandı.
Gereç ve Yöntem: Çalışmaya Mayıs 2015 ile Mayıs 2016 tarihleri arasında üroloji polikiniğine başvurmuş, tuvalet eğitimini tamamlamış ve yaşları 5 ile 16 arasındaki enürezis nokturna tanısı konulmuş olan, ağzı açık uyuma, horlama, uykuda nefes durma şikayeti olan 30 çocuk hasta dahil edildi. Tüm hastalar detaylı kulak,burun, boğaz muayenesi ve fleksibl endoskopik muayenesi yapıldı. Hastalar tonsil ve adenoid büyüklüklerine göre gruplandırıldı. Hastaların demografik ve muayene bulguları kayıt edildi. Hastalar tonsil ve adenoidlerin durumuna göre opere edildi ve postoperatif 6 ay sonra kontrolleri yapıldı .
Bulgular: Çalışmaya katılan bireylerin ortalama yaşları 9,36±2.85 idi. Yirmi bir (%70) hastaya adenoidektomi uygulanırken 5 (%16,6) hastaya tonsillektomi , 4 (%13,3) hastaya adenotonsillektomi yapıldı.. Cerrahi uygulanan hastaların postopertif 6 ay sonra yapılan kontrollerinde adenoidektomi yapılan 15 (%71,4) hastada ve tonsillektomi yapılan 1 (%20), adenotonsillektomi yapılan 2 (%50) hastada enürezis nokturna şikayetlerinin tamamen ortadan kalktığı izlendi. Böylece preoperatif ve postoperatif 6. ayda yapılan değerlendirmede, cerrahi sonrası enürezis nokturna şikayetlerinde düzelme açısından istatistiksel anlamlı fark olduğu görüldü (p‹0.01).
Sonuç: Sonuç olarak enürezis nokturna hastalarında tonsil ve adenoid hipertrofisi nedeniyle üst solunum yolu obstrüksiyonun cerrahisi enürezis nokturna şikayetlerinin azalmasına katkı sağlayabilir.
Keywords: Tonsillektomi, edenoidektomi, enürezis nokturna
Research Article
Ayça Tuba Dumanlı Özcan, Erdal Özcan, Ebru Çanakçı, Korhan Kılıç
Ortadogu Tıp Derg, Volume 9, Issue 4, pp. 177-182
ABSTRACT
Aim: Postoperative nausea and vomiting (PONV) is a common complication after tonsillectomy. Midazolam is known to decrease postsurgical vomiting. In this study, we investigate the effect of intramuscular Midazolam on postoperative nausea vomiting in children undergoing adenoidectomy or adenotonsillectomy.
Material and Method: In a randomized double-blind study, we evaluated 66 healthy children, aged 5–12 years, who underwent adenoidectomy with or without tonsillectomy. Afterwards, anesthesia was induced by inhalation of sevoflurane, rocuronium bromide 0.6 mg kg–1, and fentanyl 1 µg kg–1, and anesthesia was maintained by sevoflurane for all patients. Patients were administered subcutaneous morphine 0.1 mg kg–1 for postoperative analgesia. Patient’s in-Group II were administered intramuscular midazolam 0.1 mg kg–1. The incidence of nausea/vomiting and antiemetic requirement 0-4 h and 4-24 h post surgery was recorded. Data for postoperative vomiting were grouped into the following time periods: 0–4 and 4–24 h. Data were analyzed using a Student’s t-test and chi-squared analysis.
Results: No statistically significant different was found between groups in 0-4, and 4-24 hours in terms of median VAS levels (p=0,883 and p=0,881). Although Group II had lower incidence of nausea both in 0-4 and 4-24 hours compared to Group I, there was no statistically significant difference between the groups (p=0,618 and p=0,28). There was no statistically significant difference between the groups in 0-4, and 4-24 hours in terms of median nausea VAS levels (p=0,597 and p=0,982). There was also no statistically significant difference between the groups in terms of rates of additional analgesic requirement in 24 hours, and median additional analgesic number (p=0,197 and p=0,865). Antiemetic requirement rates in 24 hours in Group II were lower at a statistically significant rate compared to Group I (p=0,027). Yet, there was no statistically significant difference between the groups in terms of median antiemetic number in 24 hours (p=0,070).
Conclusion: For children undergoing tonsillectomy, intraoperative midazolam treatment does not provide a prophylaxis against postoperative vomiting.
Keywords: Nausea Vomiting, Adenotonsillectomy, Midazolam
ÖZ
Amaç: Postoperatif bulantı kusma tonsillektomi sonrası en yaygın komplikasyondur. Biz de çalışmamızda adenotonsillektomi veya adenoidektomi olan çocuklarda intramuskuler midazolamın postoperatif bulantı kusmaya proflaktik etkisini araştırmayı amaçladık.
Gereç ve Yöntem: Çalışmaya 5-12 yaş arasında sağlıklı adenotonsillektomi veya sadece adenoidektomi olacak 66 çocuk randomize ve çift kör olarak çalışmaya dahil edildi. Sevofluran inhalasyonunu, 0.6 mgkg-1 rokuronyum bromid ve 1µg kg–1 fentanil lie anestezi indüksiyonunu takiben tüm olgularda idame sevofluran inhalasyon anestezisi ile sağlandı. Tüm hastalara subkutanöz morfin 0.1 mg kg–1 postoperatif analjezi amaçlı uygulandı. Grup II'de yer alan hastalara aynı standart anestezi protokolü yanında im midazolam 0.1 mg kg–1 entübasyon sonrası uygulandı. Postoperatif kusma verileri 0-4 ve 4-24. saat periotlarında gruplandırıldı. Veriler Student t-testi ve Chi-squared testi ile analiz edildi.
Bulgular: Gruplar arasında 0-2 ve 2-24. saatlerde medyan VAS düzeyleri yönünden istatistiksel olarak anlamlı farklılık görülmedi (p=0,883 ve p=0,881). Gruplar arasında 24 saatte ek analjezik gereksinim oranları ve medyan ek analjezik sayısı yönünden de istatistiksel olarak anlamlı farklılık görülmedi (p=0,197 ve p=0,865). Grup I'e göre Grup II'de 24 saat antiemetik gereksinim oranı istatistiksel anlamlı olarak daha düşüktü (p=0,027).
Sonuç: Adenotonsillektomi olacak çocuklarda intraoperative sadece midazolam tedavisinin postoperatif kusmaya karşı korucu olamadığı düşüncesindeyiz.
Keywords: Bulantı-Kusma, Adenotonsillektomi, Midazolam