Serkan Kırık 1 *
Ortadogu Tıp Derg, Volume 11, Issue 1, pp. 54-57
https://doi.org/10.21601/ortadogutipdergisi.374679
OPEN ACCESS
Download Full Text (PDF)
Aim: Breath-holding spells are non-epileptic condition that occurs frequently during childhood and cause anxiety for their families. In this study, we investigated the clinical and laboratory findings of patients who admitted to our pediatric neurology department. Material and Methods: This is a retrospective study of the evaluated files of 48 patients who were diagnosed as breathholding spell. Gender of the patients, age at onset of seizures, types of seizures, triggering factors and frequencies were determined. Complete blood count, serum iron level, electroencephalography and electrocardiography results were evaluated. The parents were informed about the factors that provacated the seizure. Iron deficiency anemia has been diagnosed and iron replacement therapy has begun. All patients were re-evaluated after two months. Results: The mean age of the patients in the study was 18.65 ± 13.15 years old. Twenty-six (%54,1) of the patients were male and 22 (%45,8) were female. In %84 of the patients, the duration of seizure was shorter than 2 minutes. Iron deficiency anemia was detected in %75 of the patients and most of the patients number and duration of spells decreased after the iron replacement therapy. Conclusion: Iron deficiency anemia is frequently observed in patients with breath holding spells. Iron replacement treatment reduces seizure frequency is important.
Amaç: Katılma nöbeti çocukluk çağında sık karşılaşılan ve ailelerin tedirgin olduğu önemli bir non-epileptik bir durumdur. Bu çalışmada çocuk nöroloji klinğimize başvuran hastaların klinik ve laboratuvar bulgularını araştırdık. Gereç ve Yöntemler: Bu çalışma, katılma nöbeti tanısı alan 48 hastanın dosyalarının incelendiği retrospektif bir çalışmadır. Hastaların cinsiyetleri, nöbet başlangıç yaşları, nöbet tipleri, tetikleyen faktörler ve sıklıkları belirlendi. Tam kan sayımı, serum demir düzeyi, elektroensefalografi ve elektrokardiyografi sonuçları değerlendirildi. Ailelere nöbeti tetikleyen faktörler konusunda bilgi verildi. Demir eksikliği anemisi belirlenen hastalara demir replasmanı tedavisi başlandı. Tüm hastalar iki ay sonra tekrar değerlendirildi. Bulgular: Çalışmaya dahil edilen 48 hastanın yaş ortalamaları 18,65±13,15 aydı. Hastaların 26’ sı (%54,1) erkek, 22’ si (%45,8) kız bireylerden oluşmaktaydı. Hastaların %84 ‘ünde nöbet süresi 2 dakikadan kısa süreliydi. Hastaların %75’ inde demir eksikliği anemisi saptandı ve hastaların büyük kısmında demir replasmanı tedavisi sonrası şikayetlerde gerileme görüldü. Sonuç: Katılma nöbetinin sık olarak görülmesi ve bu hastalarda demir eksikliği anemisinin karşımıza sıkça çıkması önemlidir. Demir replasmanı sonrası şikayetlerin gerilemesi yüz güldürücüdür.